Açıkçası AK Parti, doğumundan hemen sonra tek başına iktidar olacağını tahmin eden kadrolar tarafından kurulmadı. Onlar da alışılmış muhalefet partilerinden biri olmaya hazırdılar.
Bu nedenle kapsamlı bir icraat programları yoktu. "Duble Yol" veya "Hızlı Tren" gibi projeler "Vizyon"u doldurmaya yetmiyor.
Ama hem akıllı davrandılar, hem de şanslıydılar.
Akıllı davrandılar. İMF programını aksatmadan uygulayıp, ekonomide başarılı oldular. AB olayını ciddiye alıp, "Ulusal Program"ı da aksatmadan uyguladılar. Ayrıca bütün tahriklere rağmen Devlet kurumları ile kavgaya girmediler, gerekli taktik ricatlardan kaçınmadılar.
Şanslıydılar. İktidar oldukları sırada dünya El Kaide kaynaklı terörün şokunu yaşamaktaydı. Bu nedenle AK Parti'nin temsil ettiği
"Ilımlı İslam" yükselen değerdi. Amerika da, Avrupa da böylece Tayip Erdoğan'ı yıldızlaştırdı. Şimdi dünyada yeni bir dönem yaşanıyor ve şok atlatıldı. Şimdi dünya, İslam dini ile terörü kesin çizgilerle ayıran davranışlar bekliyor tüm liderlerden. Bu bakımdan Tayyip Erdoğan'ın son Diyarbakır ziyareti ile vurgulanan "Demokrat Çizgi" bence dünya gerçeklerine de uyarlı akılcı bir politikadır.