Gerçek ve yalan günün birinde buluşurlar...
Yalan, doğruyu söyler: "Bugün hava çok güzel!" Gerçek, şaşırır. Çünkü yalan, doğruyu söylemektedir; yalana güvenmeye karar verir.
Havuz gibi görünen bir kuyunun başına geldiklerinde yalan, "Hadi hava güzelken suya girelim" der.
Soyunup suya girerler.
Yalan, birden fırlar ve gerçeğin kıyafetlerini de alıp kaçar.
Öfkelenen gerçek sudan çıkıp kıyafetlerini arar ama onu görenler tarafından ayıplanır.
Bellidir ki, "çıplak gerçek" rahatsızlık uyandırmaktadır.
Suya geri döner, kuyuya doğru dalar ve kaybolur.
O zamandan beri yalan, onun kıyafetleriyle dolaşmaktadır.
***
Bu efsane havasına sokulmuş hikâyeyle bir yerlerde karşılaşmışsınızdır...***
Hikâyeyi niye buraya aldım?***
Bütün bunların üzerinde duruyor muyuz? Hayır!
Olup bitenler sadece "faydalı" gelişmeler mi?
Müslümanlar dijital teknolojideki gelişmeleri ve "Yeni İnsan" tasarımını gerçekten sorguluyorlar mı?
Mesela Nazife Şişman'ın yıllar önce yazdığı "Dijital Çağda Müslüman Kalmak" ve "Yeni İnsan-Kaderle Tasarım Arasında" kitaplarını merak edip kaç kişi okumuştur?
Ama böyle olmaz ki...
***
NOT DEFTERİ
İnsan zaten dertli değildir, derdin kendisidir. İnsan öyle büyük bir derttir ki bu büyüklükte bir şeyin kendine sığacağını aklına getirmez de bunu dünyanın, hayatın derdi sayar. (ŞULE GÜRBÜZ / Coşkuyla Ölmek)