Ne dünya ama!
Bunca acımasızlık ve endişenin ortasında birileri hepimizle dalgasını geçiyor...
Geçenlerde bir basın toplantısından sonra, "Soru almasam iyi olacak, başım belaya girebilir" diyen Biden, gerçekten Biden mı? (Sosyal medyadan ararsanız, görüntüyü bulursunuz.)
Düşünün, bu adam seçilirse bir dönem daha yönetecek ABD'yi...
Neden bunu yapıyorlar?
Hegemon devletin başında olmak bu kadar uyduruk bir "sahne oyunu" mu?
***
Ne çok Zelenski adayı var...
Her ülkede ve bizde de tabii!
Hatta
bizim muhalefete tıka basa Zelenski doldurmuşlar gibi
geliyor bazen bana...
***
Cinayet, kaza, intihar, vd.
Günün sonunda hepsine "sınıfsal" bir açıdan tanım veriliyor...
Nitekim gördünüz işte...
Bir anne, oğlunun trafik kazasında ölümüne yol açtığı kişiyi neredeyse
"uluorta ölmek"le suçladı (tabir
Esra Elönü'nün) ve adalete inanmadığı gerekçesiyle oğlunu ülkeden kaçırdı...
Durup düşünsek mi, diyorum...
Sözünü etmekten kaçındığımız, hem eski tip hem de pek yeni bir
"sınıf gerilimi" var ve şiddeti arttıkça artıyor.
Allah
"sade insan"ımıza kuvvet versin!
***
Ernest Hemingway'e kulak vermeli: "İnsanlar konuşurken onları tamamıyla dinle. Kendi söyleyeceğin şeyi düşünme, insanların büyük kısmı çoğu zaman ne dinler ne de izler. Bir odaya girdikten sonra çıktığında odadaki her şeyi biliyor olmalısın ve üstelik sadece bununla da kalmamalısın;
eğer o oda sana bir şey hissettirdiyse, sana o hissi verenin ne olduğunu net bir şekilde bilmelisin."
***
Bak şimdi!
Birleşik Krallık Cenaze İşleri Kurumu Başkanı
John Olooney, "Pandemi döneminde her ölüm vakasını Kovid kaynaklı olarak raporladık, hükümet görevlileri hastalığa bağlı ölüm sayısının yüksek olmasını istiyordu" demiş...
İfşalar art arda geliyor
Batı ülkelerinde.
Fakat artık
"Bütün bunlar neden yapıldı?" sorusu üzerinde
durma zamanıdır.
Ve yine yapılmayacağını nasıl garanti edebiliriz?
***
Yağışsız bir kıştan çıkınca insan bahar güneşine özlemini falan dile getiremiyor.
Bahar yağmurlarının artık önceliği var.
Güneşe âşık çocukluktan bugüne gelmiş ben bile yağmur sevmeye başladım...