Hiçbir şey artık 6 Şubat 2023'ten öncesine benzemiyor, benzeyemez.
Tam da bu yüzden bazı sosyal bilimciler doğal afetleri şöyle tanımlarlar: "Muhatabını derinden sarsan ve artık eskisi gibi olmasına izin vermeyen olağanüstü olay ve olaylar..."
***
Lakin deprem bölgesinden bir okurumun gönderdiği şu mesaj da sarsıcı: "Hayatımız baştan aşağı değişti fakat o korkunç bir hafta boyunca bize stokladığı pet şişe suları on kat fiyat koyarak satan büfeci değişmedi. Aynı yerde bütün pişkinliğiyle işine devam ediyor."***
On binlerce canı bir gecede kaybetmeyi konuşmak zor.***
Siyasetçiler ilk şoku atlattıktan hemen sonra "Yıkıldığımız yerden kalkarız" der ve "başarı"ya odaklanırlar...
Deprem bölgesine uzakta kalanlar mı?
Onları önce çaresizliğin bitkinliği yakalar, hemen ardından yardıma koşma enerjisi gelir.
Zaten o arada hızla gündemi belirleyen hırtlıklar ortaya çıkar; yardımlar bile tartışma konusu olur ve zihinler dağılıverir. Öyle de oldu nitekim.
Peki ya depremi yaşayanlar?
Onların hâlini konuşmak hâlâ zor.
Burada oturduğum yerden kelimelere yüklenip gönül çalıcı şeyler söylemek istemiyorum.
Allah bu günleri milletimize bir daha yaşatmasın!
***
NASIL OLUYOR?
X (eski adıyla Twitter) odaları iyi oldu...
Hoş dostluklara yol açtı falan...
Doğrusu, fena halde "aldatıcı" bir liberal tartışma ortamı duygusu da veriyorlar.
Siyaset üzerine sadece siyasetçilerin konuştuğu uzun bir çağın bitimi bu...
Şimdi en azından herkes konuştuğunu sanıyor; on kişiye, yüz kişiye, bin kişiye de olsa, al sana nutuk, al sana vaat, al sana gelecek vizyonu, al sana dertleşme!..
Ama arkadaşlar, bana sorarsanız iş kötüye gidiyor!
Televizyon kanallarındaki "oyalayıcı" tartışmaları bu online sohbet odalarına aynen taşımanın ne âlemi var?
Kim daha iyi iktidarla veya muhalefetle dalga geçiyor gösterileri için bu sohbetlere ihtiyacımız var mıydı?
Hele büyük tarihsel, sosyal konularda bazen dinlerken beynim uyuşuyor: Bu kadar az bilgiyle, bu kadar az "ders" çalışmayla, bu kadar çok iddia, nasıl oluyor?