İkide bir "Griler de var" demeyi bırakın deyip durmaktan dilimde tüy bitti.
Önce ak olana ak, kara olana kara deyin; kötülüğü gördüğünüz yerde tanıyın; bu bilgiyi kaybetmeyin diye dövündüm durdum...
Kötülüğün insani(!) arıza, şiddetin makul politika, psikopatlığın "elbet bir gün tedavi edilebilir bir hastalık" haline getirilmesinin nasıl bir felaket olduğunu anlıyor muyuz?
***
Savaşlar bir televizyon dizisini andırmaya başladığında; durmadan ve zevkle öldürmek bir bilgisayar oyunu gibi göründüğünde...***
Ninelerimizin bizi "Aman bu düpedüz kötülüktür, sakının evlatlarım!" diye uyardığı nice şey şimdi "hastalık", hatta bazen bir "insan hakkı" olarak tanımlanıyor. Şeytan da zaten artık bir Hollywood kahramanı...***
Hayır! Bir psikopat, iyi bir insanı öldürdü diye iyilik ölmeyecek, sersemleşmeyelim... Psikopatlara psikopat, gayet aklı başında olan kötülere dümdüz kötü; her türlü ahlaki ölçüden uzak pislik tiplere apaçık pislik dediğimiz günlere geri dönmeye başlayalım, o kadarı dahi yetecek...***
Neyse, güzel şeylere döneyim...***
Kedilerin akarsuyu sevmesini, çeşmeyi, fıskiye gibi şeyleri görünce gözlerinin parıldamasını anlıyorum.***
Çay bahçelerini, kahveleri seviyorum biliyorsunuz...