Tavuklu erişte diyor...
Paketin en gösterişli yerinde öyle yazıyor gerçekten de...
Ama tavuk yok, aroması var.
Yalnız şuraya dikkat! Etiket diyor ki: "Doğal tavuk aroması." Bu "doğallık" size yeter mi?
Peynir alıyorsunuz...
Aslında içeriğinde sadece suyu var; şaka yapmıyorum, basbayağı "peynir altı suyu" var; bir de yağ.
Gerisi aroma...
Limonata yazıyor şişenin üzerinde.
Sıra sıra duruyorlar işte!
Limon yok, limonla ilgisi de yok ama aroması var.
Ya meyve suları?
Paketlerin üzerindeki resimlerde elmalar hiç olmadığı kadar parlak, çilekler hiç olmadığı kadar kırmızı...
İçinde ne var?
Eser miktarda meyve konsantresi ama bol bol meyve aroması...
***
"Zaten hayatımız aroma olmuş" diyeceksiniz...***
Ama bir dakika!***
Derken...
İki gün önce Çaykur bir zam daha yaptı mı sana!
Hazirandan bu yana kuru çay fiyatı yüzde 88 artmış.
Bakıyorum da...
Öyle tepside çayların dolaşıp müdavimini aradığı kahveler azalıyor.
Durmadan çay tazelenen muhabbetler geride kaldı.
Yani diyeceğim o ki...
Bu gidişle "çay aroması"na da ihtiyaç duyulacak.
Hani marketlerdeki havalı şişelerde buzlu çay diye satılan ürünlerdeki gibi...
Çayın aroması idare eder mi bizi?
Ne diyorsunuz?
***
NOT DEFTERİ
Sonbaharda, gelecek kışın her şeyi yoluna sokacağını düşünüyorum, kışın gelecek ilkbaharın, ilkbaharda, gelecek yazın vs. Hepsi bu. (THOMAS BERNHARD / Sarsıntı)