Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Cumartesi notları: Özgüven mi, şımarıklık mı?

Bir üniversite hocası sosyal medyada yazmış: "Z kuşağında patolojik bir özgüven var. Vize 20, final 30, büt 35. Üstelik sınavlar hep test, kanaatim falan yok. Hâlâ kapıma dayanıp ben iyi yaptım, neden böyle not aldım diyorlar. Her sınavda kâğıdını gösterdiğim halde. Özeleştiri yok. Hep bir hesap sorma hali."

***

Yıllarımızı "Gençlerin özgüveni yok" diyerek geçirdik.
Sonra yeni bir kuşak geldi.
İlk bakışta "Al sana özgüven!" diyorsun.
Oysa patavatsız bir atılganlık ve haklılık inancı...
Ya da dilek tutar gibi tutulmuş bir özgüven...
Hepsi böyle mi? Hayır! Üniversite yıllarına hem ailede hem de sokakta hırpalanarak gelen gençler daha farklı. Kendileri dahil hiçbir şeye artık güvenleri yok!

***

Geçenlerde gördüm, 2011'de şöyle bir not düşmüşüm defterime...
Bir anne tanıyorum; "özgüvenli olun" deyip duruyordu çocuklarına. Ama o kadar üstlerine düşüyordu ki, onlara güvenmediği pek belli oluyordu. Çocuklar da kendilerine güvenmediler tabii! Yine de annelerinin kalbini kırmaktansa onu kandırdılar: Şımarık oldular!

***

Yine aynı yıl düştüğüm ilgili bir başka not ise şöyle...
Toplumların özgüven kültürü farklıdır. Bir Batılı kendisine güvenmek zorundadır; birey oldun, kendi kendine becer denir! Zorlu hayat yolculuğunda ona destek çıkacak "başkaları" yoktur! Biz ise en yakınlarımızdan başlayarak hep başkalarına bakar, başkalarına dayanırız. Ve ancak başkalarının bize duyduğu güven oranında kendimize de güvenmeye başlarız.

***

Şimdi durum ne peki?
Gelip geçti hepsi...
Neredeyse bütün toplumların, bütün gençlerin üzerinden global sersemleştirme ve hezeyan kültürü silindir gibi geçti.
Tiktok'ta dans ederek yaşanacağını sananlar o kadar çok ki!

***

Su krizi geliyor, içme suyu geleceğin savaş nedeni olacak, vs.
Bu türden "teşvik edilmiş" haberler yeniden canlandılar, dikkatinizi çekiyordur.
Doğru bir yanları da var elbette.
Ama esas "numara"yı anlamak için belki de diğer haberlere bakmak gerek.
Mesela şöyle bir haber başlığı daha açıklayıcı: "Bir kilo et üretimi için 16 bin litre su harcanıyor."
Et yeme, etten kaçın, et üretimini bırak demenin "hince" yolları bunlar. Siz bıyık altından gülersiniz ama yeni yetme çağındakiler çok etkileniyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA