Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Cahil cahil söyleniyorum işte!

Saydım...
Tam elli yıl boyunca petrolün bitmesini bekleyen kuşaktanım ben...
Öyle dediler çünkü.
Dediler ki, bu nüfusa ve kalkınma hızına mevcut rezervler asla yetmez; iki kere iki dört eder kadar açık bir gerçektir bu.
Zaten bilimseldi...
Yani "okumuş"ların asla inkâr edemeyeceği bir olguydu...

***

Şimdi bunlardan bahseden var mı? Yok!
Çünkü paradigma değişti.
Daha doğru deyimle, değiştirildi.
Yeni endişe "iklim değişikliği" artık.
Petrolün biteceği yok, yeni rezervler bulunuyor, çıkarma maliyetleri de düşüyor.
Ama deniyor ki...
"Boğazınıza kadar petrole batsanız bile onunla bir geleceğiniz olamaz, olmayacak! Fosil yakıtlar gezegenimizin düşmanıdır!"

***

Çok akıllısınız, çok okumuşsunuz, çok hassassınız, çok özgürsünüz, (ne demekse artık!) şahane bir bireysiniz, falan filan...
Her gün başınızdan aşağı tonlarla malumat yağdırıyorlar.
Yine de bir halt "bildiğiniz" yok!
Size bildirilir, bildiriliyor...
Dün öyle, bugün böyle olduğuna inanmanız ve ikna olmanız isteniyor.
Yarın da başka bir "bilimsel doğru"ya ikna edileceksiniz.
"Uygarlık" dedikleri bundan ibaret.

***

Geçen akşam baktım...
Bir TV kanalında dört akademisyen toplanmış "nadir elementler"in kazandığı önemi ballandırarak anlatıyorlar.
"Temiz enerji üretimi"yle ve ileri teknolojiyle "nadir elementler" arasında doğrudan bağ varmış...
Yani anlayacağınız...
Şimdi de bunları acımasızca har vurup harman savuracağız.
Peki bu yolla üretilen enerji "temiz" sayılır mı, diye soran olacak mı?
Belki üç beş kişi...
Üstelik adı üzerinde, toprakta nadir bulunan şeyler...
Bunları tüketime açmak çevreci, akılcı, hakkaniyetli tutum sayılabilir mi?

***

Sonuç olarak...
"Sade insan" öyle sadeleştirildi ki, artık yok kıvamında bir varlık...
Akışa kapılmış gidiyor ama havası bin beş yüz...
Bazıları şöyle diyormuş ya...
Bana da işte "cahil cahil söylenmek" kalıyor.

***


NOT DEFTERİ
Dahlimizin en az olduğu sanat rüyadır. Asıl mesele, insanda sinema var mıydı? Vardı. Heyecanlı anlarda hayallerin bizi sık sık yoklayışı ve hatırlayışlarımız gibi. (A. H. TANPINAR / Edebiyat Dersleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA