Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Hatırlamak imkanı

Sesli dinlemek için tıklayınız.

"Unutmayla kuşatılmış hayatımız içinde varoluş bir mesele olarak karşımıza çıkmaz veya biz varoluşla karşılaşma meselesini tanımaksızın dünyayla olan bağlantımızı devam ettiririz. Hatırlama bize varoluş ufkunu açar."
İsmet Özel, yıllar önce Tahrir Vazifeleri'nde böyle yazmıştı...
Haklıydı.

***

Durmadan...
Önce durup sonra dönüp bakmadan...
Ve hatırlamadan...
Kendimizi, dünyadaki yerimizi, niyesi ve niçiniyle varoluşumuzu kavramak mümkün mü?
İsmet Özel, kesafeti dağıtmak olarak anlatıyor hatırlamayı...
Yaşamak harala gürelesinin ve unutuşların kesafetini dağıtmak...
"Kesafetten, letafete geçmek" yani...
"Kesafetin aldatıcı güvenini" bir yana bırakmaktır hatırlamak...
Letafet...
Kelimenin bağlarını düşünün...
Latif, lütuf...
Hoşluk, güzellik, iyilik, vd.
Neden?
Çünkü ancak hatırlayarak bir yöne sevk olur insan...
Belki "Allah'la ahdini de hatırlayacak"tır.

***

Hatırlama ve hafıza üzerine pazar günleri açtığım bahsi kapatacağımı sanıyordunuz belki...
Hayır! Kaldığım yerden ilerlemek taraftarıyım..
Hatırlama eylemini "aman bırakın şu nostaljiyi!" diyerek küçümseyenleri pistten alalım diye...
Unuta unuta acıyı def edelim derken uyuşmuş ve sersemlemiş bir hale gelebileceğimizi görmezden gelenleri bir kenara bırakalım diye...
Hatırlamanın türlü çeşitli yönlerini tartışıp konuşmaya devam edeceğim.
Ha şunu da ekleyeyim...
Tahrir Vazifeleri'nde şunu vurgulayarak konuya giriş yapar Özel: "Eğer insan zihni bir eğleşme mekânı olsa idi ve bir eğleşme mekânı olarak yalıtılabilseydi hatırlama da dahil olmak üzere bütün zihin etkinliklerimizi nesnelerde bitirirdik. Ama insan zihnî bir eğleşme mekânı değil, bir bağlantı mekânıdır. Dolayısıyla insan ne ile bağlantı kurarsa o kadar öteye gidebilir."

***

O halde hatıraların bağlantı kurma becerisini nasıl küçümseyebiliriz?
Üstelik hafızamız bize tapulanmış bir depo falan değil; yaşamanın, hele uzun yaşamanın tatsız "cilveleri" de var.
Hafızanın bizi yavaş yavaş terk edebildiğini de biliyoruz. Anestezi isteyenleri düşündürecek boyutta ibretlik bir hal:
Hafıza kaybı...
O halde vaktinde hatırlamak imkanını kullanmaktan korkmamalıyız.
Yaşadıklarımıza...
Yani geriye doğru bakmak, "gericilik" değildir; hayata derinlemesine dalmaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA