Yaz akşamları başka güzel...
Hani gökyüzünün henüz mora çaldığı, çay bahçelerinden, kafelerden gelen fincan, tabak, kaşık seslerinin kulağa tatlı bir melodi gibi geldiği saatler...
Ama genç arkadaşımın tadı kaçık...
"Hep böyle mi sürecek?" diye soruyor.
Bu kaçıncı "işyerinde zorbalık" tecrübesi...
Daha ne kadar süre birtakım kompleksli gerzeklerin sırf astüst ilişkisi var diye duygusal şiddetine katlanmak zorunda kalacak?
Asgari ücret al, ruhundan ver...
Bu mu çalışmak?
İşyeri böyle bir şey mi?
***
Bugün dünyayı, memleketi, güncel siyasi ve sosyal olayları bir yana bırakıp "insan"a bakalım istiyorum.***
Batılıların "mobbing" dediği bu berbat olayın bizde alıp başını gittiği gerçeğiyle yüzleşmeliyiz.***
İstihdam arttı diye seviniyordum...
Kadın istihdamı geçen yıl yüzde 28 arttı, şimdi eve giren gelirden çocuklar daha yüksek pay alacak diye seviniyordum...
Ama böyle istihdam neye yarar?
Ruhen çürüyoruz.
Yazımı kapatmadan önce şunu vurgulayayım...
İşyeri zorbalığında en önemli aşama ilk aşamadır: Zorbalığa uğrayan bunun adını koymalı; olayı yumuşatmak, içine sindirmekten vazgeçmeli.
İlk adım bu...
Çok şeyi değiştiren adım...
Aklınızda olsun!
***
NOT DEFTERİ
Gözlerimi yıldızlara diktim ve içine battığım çamuru göremedim. (URSULA K. LEGUIN / Karanlığın Sol Eli)