Bir ekonomi kanalında ekrana çıkmadan önce...
Veya şık beylerin ve hanımefendilerin toplaştıkları iş dünyası konferanslarında kürsüye çıkarken...
İçlerinden şöyle mi geçiriyorlar acaba?
"Şimdi sıra şu üç terimle havamızı atmaya geldi!" Bilemiyorum...
Ama sonuç hep aynı...
Sürdürülebilirlik, inovasyon ve ekosistem...
Bu üçünü aynı konuşma içinde kullandınız mı, havanız bir milyon!
***
İnovasyon...
Bu kelimeyi ne zaman işitsem, gülüyorum.
Her taşın altından çıkıyor.
Ama kendisini ara ki bulasın!
Bazıları "buluş/icat" anlamına kullanıyor ama iş/ekonomi/ sosyal hayat çerçevesinde daha çok
"yenilik" anlamına geliyor.
Sakın Türkçeleştirmeye falan çalışmayın!
Çünkü
"inovasyon toplantıları"ndan eski tas
eski hamam çıkıyorsunuz ya,
Türkçesini kullanırsanız, kafalarda
istifham oluşur.
"
İnovasyon" deyince bir yaldız çekilip
gerçeklik örtülüyor, geriye işin havası kalıyor.
***
Ekosistem...
Son aylarda bunu kullanmayanı şirketler dünyasında dövüyorlar mı, ne!
Bakıyorum, ekrana çıkan şirket yöneticisi üç cümlede bir "yaptıkları işin ekosistemine dikkat etme"ye getiriyor lafı.
Tabii söyleşi sırasında şirketin bir
aile şirketi olduğu ortaya çıkıyor, iş gülünçleşiyor.
Ne ekosistemi, bildiğin sistemsizlik yani!
Zaten ülkemizdeki şirketlerin yüzde 96'sı aile şirketi...
Yani bir tür akvaryum...
Kalkıp okyanustan bahseder gibi allayıp pullamanın ne âlemi var; takıyorsun havalandırma borusunu, çalıştırıyorsun motoru, idare ediyor işte!
***
Sürdürülebilirlik...
Olmayacak duaya amin...
Öyle bir şey...
Bu terimi ciddi bir ortamda işittiğim anda mideme kramp saplanıyor;
çünkü belli ki bir problem var; konu edilen şey sürecek gibi değil.
Ama havası güçlü...
Dünyada dönen dolabın farkında olduğunuzu hissettiriyorsunuz sizi dinleyenlere...
***
Anlayacağınız...
Kelimeler, kavramlar, terimler sahnede resmigeçit yapıyorlar...
Spotlar sadece onları aydınlatıyor.
Gerçekler nerede?
Sahnenin ardında, karanlıktalar...
***
NOT DEFTERİ
Tekno kapitalizm kendi önceliklerini mutlak zorunluluk haline getirdiğinde özgürlük ve iradeden geriye ne kalır? Medya şirketleri dikkatin her anını içine çekip öğüttükten sonra özgür düşünceden geriye ne kalır? (FRANCO "Bifo" BERARDI / Üçüncü Bilinçdışı)