Masa önemli değil...
Masanın ahşabı bile masaya oturanlardan daha ağır.
Malum, 6'lı masadan söz ediyorum.
Bakacaksanız, onları o masaya oturtanlara, masada ne konuşacaklarını, bildirilerine ne yazacaklarını bile dikte edenlere bakın!..
Büyükelçilerden bahsediyorum...
Avrupa'nın elçilerinden...
***
Süleyman Soylu, muhalefetin 28 Şubat'taki "güçlendirilmiş parlamenter sistem" bildirisini Ankara'da yabancı bir büyükelçiye redakte ettirdiğini açıkladığında şaşırdınız mı? Hayır!***
2017'deki "Milli duruş için son aşama" başlıklı yazımda "Bizdeki muhalefet Almanya'nın denetimindedir; söylemini ve yönünü belirleyen Almanya'dır" demiş ve CHP'nin Almanya'nın uygun görmediği bir şeyi söylemekte zorlanacağını belirtmiştim.***
Dünyanın şu patırtısında bile büyükelçiler hareketlendilerse...
Yemekler, buluşmalar, ziyaretler, bildiri redaksiyonları falan...
Yabana atılacak bir şey değildir, önemlidir.
Osman Kavala olayında hızla tavır aldık ve diplomatik "kişiselleştirme" modelini tercih ederek elçileri "istenmeyen adam" ilan etmenin eşiğine geldik.
Hemen toparlandılar, seslerini kıstılar.
Ama meseleye artık "elçi işi" diye yaklaşamayız.
İçimizde siyaseti en üst düzeyde dizayn etmeye çalışıyorlar.
Ankara'nın herhalde buna söyleyecek bir sözü vardır.
***
NOT DEFTERİ
Gazete bayilerinde olmayan tek tarih, tefeciliğin tarihidir. Hâlâ tarihlerimizde yer almıyor: "Savaşların bedeli, para biriminin hiçe sayılması ile ödenir." Teminat, yıkımın başlangıcıdır. Borç para almayın. Her dolar, aklı başında herhangi biri için bir dolar altı senttir. (EZRA POUND / Kültür Rehberi)