Ayağınızda terliklerle resepsiyonlara katılabilirsiniz...
Bir, iki değil, tam üç dev boyutlu özel yat inşa ettirebilirsiniz kendinize.
Uluslararası finans piyasalarıyla eğlenirken, bir yandan da çalışanlarınızı tuvalet ihtiyaçlarını pet şişelerle gidermek zorunda bırakabilirsiniz...
Ama kimse size "türedi zengin" demez, "sonradan görme" gözüyle bakmaz!
Çünkü sizin adınız "girişimci", ötekilerin adı oligark...
Eh, uyanıksınız!
Kimse size ne gece kulübü, ne de spor kulübü ittirebilir!
Sizin aklınız uzayda, çipte, mikropta...
Ötekiler kullanıldılar, şimdi atılıyorlar.
Siz başlarken kullanılmıştınız, şimdi sıra bütün dünyayı kullanmanıza geldi.
Mevzu bu...
***
Devletler düzeyinde de durum aynı...***
Yazıp duruyorum...
Ah, şu kelimeler!
Kelimelerle, kavramlarla, terimlerle yeniyor, yeniliyoruz...
Irak Savaşı'nda bir milyon Iraklıyı öldürenlere hesap soruldu mu? Bunu yapan adamlara "savaş suçlusu" denildi mi? Hayır!
Suç varsa, Iraklılardaydı...
Nasıl yani?
Çünkü onlar ülkelerine "demokrasi" götürülmesine direnmişlerdi.
Anlayacağınız...
Zihinlerin içine kıstırıldığı bu eşitsiz düzen baştan aşağı altüst olmadan, kelimelerin karşılıkları baştan yazılmadan...
Dünya rahat bulmaz.
***
NOT DEFTERİ
Bu dünyada bırakmayacağım hiçbir şey yok. Ne deniz, ne ağaç, ne şehir, ne ev, ne kadın, ne de ben. Bu kalıbım, bu zarfım, bu kafesimle ben. Fakat şuurumu, bilmek, duymak, var olmak şuurumu bırakamam.
(NECİP FAZIL KISAKÜREK / Bir Adam Yaratmak)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz