"Dar bir sokağa saparım, iğri büğrü yürürüm, etrafımda hoşa gidecek, henüz hoşa gidecek bir şey yoktur. Fakat bir yol dönemecinde önüme bir çeşme, bir konak eskisi, bir türbe, bir medrese, bir su terazisi, bir ufacık mezarlık veya bir meydancık çıkar.
Dururum, siz de olsanız durursunuz, kulağınıza şarkı söyleyen güzel bir ses gelmişçesine, şiir okunmağa başlanmışçasına dururuz."
1946'da yazmış bu satırları Refik Halit.
Neden durduğumuzu da ne güzel açıklıyor...
"Çünkü burada konuşmadan anlatma, gürültü etmeden kaynaşma, dokunmadan sarılıp öpüşme, geçmiş zamana doğru zevkli bir dönüş vardır."
***
Son haftalarda niye sürekli
Göksu kıyısından tenha vakitlerde yürüyerek Anadoluhisarı'nın sokaklarına çıktığımı
Refik Halit okurken daha iyi anlıyorum.
Çünkü bu hissi az çok orada yakalıyorum.
Ne yazık!
Suriçi'nde ve Üsküdar'da bile artık şehrin hakiki dokusuyla buluşmak
zorlaşıyor.
Ama şu kesin...
Hâlâ İstanbul şehrinden söz edeceksek...
Dikkat! Kentten değil, "şehir"den söz ediyorum.
Suriçi ve dış çevresinden,
Üsküdar'dan, Boğaz'ın Anadolu yakasından başka bir yer yok...
Ötesini kes çıkar, götürüp Sao Paulo'ya, Kuala Lumpur'a, Tokyo'ya monte et, kimse bir fark görmez.
Beylikdüzü mesela...
Seul'den farkı var mı?
Batı Ataşehir'e İstanbul demek haksızlık değil mi?
***
"Durup durup bunu yazıyorsun Haşmet" mi dediniz?
Yazıyorum, çünkü şehrin
"kayıp giden zamanı"na üzülüyorum.
Dar sokaklarda, iğri büğrü yürüyüp sonra sularından içtiğim çeşmelerle, tarihle, konak eskileriyle "gürültü etmeden kaynaştığım" zamanları hatırlıyorum.
Hepsi de İstanbul'da değil, Roma gezilerimdeydi.
İnsan buna üzülmez mi?
Göksu'daki küçük Osmanlı mezarlığının orada, çeşme başında durup bunu düşündüm geçen gün...
Bir de gençlerin
Fikirtepe'de yükselen manasız gökdelenler arasından geçerken çektikleri Tiktok videolarına
"Seni seviyorum İstanbul" yazmalarını
düşündüm...
Ne
İstanbul'u yahu?
Hangisi İstanbul?
***
Bilmem ki...
Gidip başka yerde yaşarken ara ara buraya gelip Galata'dan Süleymaniye'ye ve Haliç'e bakmak daha heyecan verici sanki...
Öyle mi yapmalı ne!
Tabelalarında
"uluslararası finans merkezi" yazılı semtin ortasından geçen
otoyolu kullanmak zorunda olmanın sıkıntısını
biliyor musunuz siz?
Oradaki gökdelenlerde keyifle ve tonla para harcayarak oturan tanıdıklara da selamlar...
Chicago'da hava nasıl?