"Kendini, çevresini, çağını, dinini aşmasını bilen, yaşamayı seven ama ölümden korkmayan biri..."
Kimden söz ediliyor dersiniz?
Yine Sabahattin Eyüboğlu'nun cümleleriyle tanıtayım...
"Sevgiyi, insanlığı yücelten, Tanrılaştıran Yunus Emre."
Şaka yaptığımı sananlar olabilir.
Oysa biz talim terbiye yoluyla böyle bir Yunus öğrenmiştik.
Yunus Emre sanki bizden biri değildi de, bir Batı hümanizması düşünürüydü sanki...
Şükür ki, ben şanslı olanlardandım.
Çünkü rahmetli ninemin Yunus'uyla bütün bunların uzak yakın ilgisi yoktu, öylece hakikate doğru ilerleyebildim.
***
İşin fenası şu ki...***
Baktım, tarihçi kardeşim Hakan yine isyanlarda... Mehmet Hakan Kekeç'ten söz ediyorum.***
Cumhuriyetin kültür tarihi müthiş bir "endoktrinasyon" tarihi...
Nedir endoktrinasyon?
Bir toplumun zihnine, kültürel tasavvurlarına yapılan aşılamadır...
Maalesef bu iş kiraz ağacını avokado yapma çabasıdır.
Ne yapılmak istendiğini tam olarak anlayabilmek için yazımın başında Eyüboğlu'ndan alıntıladığım ve benim zamanımda okulda ezberlediğimiz cümleye bir daha bakın...
Oradaki "dinini aşmasını bilen" sözüne...
Nice kuşak nasıl "eğitim zayiatı" oldu, belki o zaman anlarsınız.
***
NOT DEFTERİ
Şark için "Ölümün sırrına sahiptir" derler. Fakat şark milletleri içinde dahi ona bizim kadar hususi bir çehre veren, her türlü laubalilikten sakınmakla beraber, onu ehlileştiren başka bir millet pek yoktur. (A. H. TANPINAR / Beş Şehir)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz