"Ne acayip değil mi? Yalan fırtınaları, dayanışma çağrıları derken iki gün içinde Gezi dönemi atmosferi oluşturuldu."
AK Parti'de önemli görevler yapmış bir arkadaşım geçen gün böyle dedi.
Ben de sordum: "Peki nerede oldu bu?"
Arkadan gelecek sözlerimi bildiği için buruk bir ifadeyle "sosyal medyada" dedi.
"Eh" dedim, "biz sosyal medyanın önemini anlayın artık, dersinize çalışın diye yırtınırken, tavandan tabana burun kıvırıyordunuz, umarım şimdi anlamışsınızdır."
***
Mesele toplumsal gerilim ve huzursuzluk üretimiyse...***
Merak ediyorsanız, söyleyeyim...
Arkadaşıma fazla yüklenmedim.
Eş dost ve makam ziyaretlerini sosyal medyaya aktarmanın etkinlik sanılmasını falan konu etmedim.
Esas olan yanlışı görüp dönmektir.
Ve zaten zaman acilen uyanıp işe koyulma zamanı...
***
ÇOK ÇİRKİN, ÇOK!
"Sana ekmek yok!" çok çirkin bir ifadedir...
Kime, hangi gerekçeyle söylenirse söylensin.
Aşıymış, sağlıkmış...
Geçin bunu...
Kimseye böyle denemez, böyle davranılamaz.
"Ekmek yok" demek, "Aç kalacaksın", "Seni aç bırakacağım" demektir.
"Sen bittin artık!" demektir.
Niye söylüyorum bunu?
Çünkü İstanbul Fırıncılar Odası, 6 ilçede aşısızlara fırından ekmek satmama kararı almış.
Bu samimi bir sağlık arayışı mı, yoksa provokatif bir karar mı, ciddi biçimde masaya yatırılmalı.
***
AYNA
Nuh'un kaptanlığındaki gemiye binen, denizin fırtınalarından korkar mı? (ŞİRAZLI SADİ)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz