Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Acilen...

Yalan haber bombardımanı, toplumun ruhsal ve kültürel sağlığını yıkmaya başladı mı?
Evet!
Her konu...
Sportif bir başarı, kahreden bir cinayet, bürokraside bir tayin, orman yangınları ve seller gibi afetler, hatta ülke için hayati önemdeki diplomatik ve askeri kararlar...
Hepsi muhalefet temsilcileri tarafından türlü çeşitli yalanlarla derhal bir çatışma ve gerilim unsuruna dönüştürülüyor mu?
Evet!
O halde soruyorum...
Nereye kadar yalanları yalanlama stratejisiyle ilerleyeceğiz?
Yalan yol aldıktan sonra yalanlamanın anlamı kalmıyor.

***

Daha fenası...
Bütün bunlar çok normalmiş gibi algılanmaya başlandı.
"Birileri yalan söyler, malum ajanslar kampanya yapar, muhalefet sözcüleri ortalığı karıştırır ama eninde sonunda doğrusu ortaya çıkar" diye bir şey yok!
Kötülük gemi azıya aldığında...
"Ünlü"lük denilen şey ülkesine ve halkına düşmanlıkla özdeşleştiğinde...
Ülkesinin işgalini isteyecek kadar kendinden geçmiş tiplerin ortalığı doldurması normal karşılandığında...
Durup "Nedir bu hâl?" diye sormak gerekmez mi?
Akışa bırakabilir miyiz olup biteni?
Aktığı yer bataklık çünkü...

***

Dün Hasan Basri Yalçın yazdı, altına imzamı atıyorum...
"Ben bir vatandaş olarak bu işten çok sıkıldım. Yalan ve provokasyon üzerinden söylem üretmenin ve bunu yaymanın hukuki karşılığı her ne ise yerine hızla getirilmeli. Ama daha önemlisi, bu tür siyasetin toplumda ayıplı hale getirilmesi gerekir."
Acilen...
Daha fazla vakit kaybetmeden...

***


ANLAYIŞLA KARŞILAYAMADIM
Turistik bir tesiste veya bir sahil lokantasındasınız...
Manzaranız orman yangını...
Cayır cayır yanıyor ağaçlar...
Ve siz denizin üzerine kurulmuş mükellef bir sofradakileri midenize indirmekle meşgulsünüz...
Çok itici bir görüntü değil mi?
Fakat ne oldu?
Böyle bakanlara, "Yuh artık" diyenlere de itiraz edildi.
"Onları da anlamak gerek, ne yapsınlar, yemesinler, tatili bıraksınlar mı?" diye...
Anlamakla anlayışla karşılamayı birbirine karıştırıyoruz.
Ben sosyal medyada dolaşan o fotoğraftakileri anlıyorum.
Ama anlayışla karşılayamıyorum.
Hem üzgün olup hem de boğazdan lokma geçirebilme becerisi elde etmiş olmamız başlı başına bir sorun zaten.
Ve tadımız kaçtıysa, nasıl kaçmamış gibi yapıyoruz?
Yok, o manzara tadımızı kaçırmıyorsa, işte o zaman eyvah!

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA