Bir resmi yollarla üzüntüsünü bildirenler var...
Bir de derhal yardım, acil müdahale ekibi ve uçak gönderenler...
Ukrayna, Rusya, Azerbaycan ve son olarak da İran yangın söndürme uçağı tedarik ettiğimiz ülkeler.
Doğru mu, emin değilim ama tabloya Ankara kulislerinde sözü edilen bir noktayı da ekleyelim: AB'den yardım tekliflerine sıcak bakılmamış.
Ben bu satırları yazarken durum değişir mi? Belki.
Malum tabii afetlerde fiili ve enerjik desteğin değeri çok başka.
Kabul edelim ki...
Felaketlerin de başlı başına bir jeopolitiği var.
Ve görülüyor ki, Türkiye'nin birkaç yıldır hesaplaşmak zorunda kaldığı "gerçekten yakın ülkeler/lafta yakın ülkeler" matematiği sürüyor.
***
İşin jeopolitiği bir yana...***
Görüyoruz işte!
Nasıl Kovid-19 pandemisi sadece bir sağlık krizinden ibaret kalmadıysa...
Orman yangınları da sadece "yangın felaketi" olmakla kalmayacak...
Yangın ister mevsimsel ve çevresel koşullardan kaynaklansın, ister ekolojiyi hedef alan terör saldırılarından...
Sonuçta bütün kapılar global çapta "küresel ısınma" meselesine gelip dayanıyor.
Yeni patırtı oradan çıkacak...
Sosyal medyada sürekli "orman yangınlarının yüzde 97'si insan kaynaklı" deyip duran tanınmış bir çevrecinin şimdi birden "İklim değişiyor kabul edin, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, bu daha başlangıç" mesajını vermeye başlaması neden?
Global sermaye oligarşisi (yeni paranın zenginleri) neden "iklim değişikliği" lafını dilinden düşürmüyor?
İyiliklerinden mi?
***
NOT DEFTERİ
Her şey birbirine bağlıdır, şeklindeki beylik sözü hep tekrarlarım. İşaretler, güvenilir kılavuzlardır. Ama bunları doğru düzgün tanımak ve yorumlamak müthiş zordur... Sağlık sorunlarıyla meşgul bir ortamda büyüdüğüm için, bugün şunu soruyorum kendime: Ya her şeyin hasta düşeceğine dair alameti göremezsem? (ANDREJ NIKOLAIDIS / Kıyamet)