On yıl kadar oluyor...
Bir plazanın asansörüne adım atarken içerideki kalabalığa bakıp "Selam" demiştim...
Arkalarda duran pek şık orta yaşlı bir hanımdan ses çıktı: "Ayy Haşmet Bey, siz de mi günaydın demeyi bıraktınız!"
Gülümsedim...
"Durun" dedim, "henüz arkasını getirmedim selamımın, bakalım o zaman ne diyeceksiniz!"
Hemen yanı başımda duran ve plazanın tamir işleri için yukarıdaki katlara çıktığını tahmin ettiğim iş tulumlu genç, bıyık altından gülmeye başladı.
***
Can Ataklı yüzünden hatırladım yukarıda anlattığım günü...***
Peki özünde neyin nesidir bu?***
İkincisi...
İçimizdeki İslamofobi sınıfsaldır.
Daha açıkçası...
Halk düşmanıdır.
İster "selamlaşma"ya, ister Kuran eğitimine, ister başka bir konuda malum sosyal kesimden gelen itirazlara dikkatle bakın, göreceksiniz.
Halkın "burunlarının dibine kadar" sokulmasına gıcık olmalarındandır bütün bu çıkışlar...
***
MERKEL'İN AŞISI
Bizde BioNTech'e "Alman aşısı" deniyor.
Ama şu işe bakın ki...
Almanya Şansölyesi Merkel inatla başka aşılar oluyor: Önce en tartışmalı döneminde gitti bir vektör aşısı olan Astra-Zeneca oldu. Şimdi de ikinci doz aşıda mRNA aşısı seçmiş ama BioNTech değil de ABD'nin gözbebeği Moderna'yı...
Efendim, siyasi lider olarak farklı aşılara özendiriyormuş da, halka cesaret veriyormuş da...
Elbet Merkel açısından bir anlamı vardır ama bu alelacele Merkel'in seçimini "normalleştiren" yorumlar da ayrı tuhaf!
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz