Bazı arkadaşları ekranlarda izlerken, gazetelerde okurken şaşkınlık içinde kalıyorum...
Birdenbire AB'ci kesildiler...
Avrupa'yla Türkiye'nin kopmaz bağları üzerine derin (!) analizler kasmaya başladılar.
Avrupa ekonomisinin hâlâ ne kadar büyük bir hacme sahip olduğunu vurgulamalara doyamadılar...
Oysa düne kadar Avrupa'ya veryansın ediyorlardı ve bunda yerden göğe haklıydılar.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Önce şunu bilelim...
Devletin değişen koşullara göre diplomatik, stratejik, ekonomik manevralar yapması normaldir.
Devletin değişen rota tayinleri aynı zamanda her yöne gönderilmiş birer mesajdır.
Tamam da...
Akademisyenin, analistin, köşe yazarının kendini Dışişleri Bakanlığı'nın yerine koymasının ne alemi var?
Üstelik...
Muhtemeldir ki, şimdi Avrupa Liderler Zirvesi'ndeki gelişmeler ve sonrasına bakıp bu arkadaşlar yeniden "
Bu AB'den hiçbir halt olmaz!" demeye başlayacaklar...
***
Türkiye'nin Rusya'yla arasını yeniden bozma lüksü yok.
Türkiye'nin
Doğu Akdeniz'deki çıkarlarından ve Mavi Vatan projesinden vazgeçmesi düşünülemez.
Türkiye'nin Suriye ve Irak sınırında bir terör devletine izin vermesi imkansız.
Şimdi sadece bu üç "
sabit"e bakmak bile bugünkü Avrupa'nın bizimle "iyi" olmasını imkansızlaştırıyor.
Türkiye değişmeyecekse, ne değişecek?
Avrupa değişecek.
Değişir mi?
Biden'ın gelişinden sonra çok zor.
Ama ne olur?
Avrupa'nın Türkiye ile ilişkilerinde ciddi bir
yarılma/bölünme olur.
Ankara'nın taktiği de bu yönde...
Şöyle de denebilir...
Ankara, burada da S-400'lerdeki politikasını izliyor.
Son ana kadar Patriot talep etmişti ya, öyle!
***
Bir de...
Macron üzerine yorumlar şaşırtıyor beni...
Bu ne sığlık!
Yok,
Le Pen'in aşırı sağcı seçmenine göz dikmiş de,
İslamofobi politikası gelip geçiciymiş de...
Zırtapozmuş, hiçbir önemi yokmuş da...
Bunları söyleyenler...
Biden göreve geldikten bir süre sonra
Merkel'in hayal kırıklığına uğradığını, Macron'un ise iyice "gazlandığı"nı gördüklerinde ne diyecekler acaba?
Macron, ABD'de Biden'ı iktidara taşıyan küreselcilerin "çocuğu"dur;
Jacques Attali tarafından özel olarak yetiştirilmiştir.
Gelecek aylarda işin bu yanını çok konuşacağız.
Son olarak...
İslamofobi ve küreselci gelecek konusuna şimdi bir mim koyalım...
Çünkü gelip geçici değil, büyük bir proje bu.
Önümüzdeki günlerde o konuda yazacağım farklı şeyler var.