Herkes neden birbirini kırıyor biliyor musunuz? Hayallerinin kırılmasını önlemek için... Bugünümüz çöksün, geleceğimiz daha filizlenmeden solsun ama yeter ki, hayallerimiz kırılmasın! Ve hayallerimizin kırılmasından korktukça sağırlaşıyor, körleşiyor, duyarsızlaşıyoruz. Cioran "Avamı, hayal kırıklığına uğramayı reddedişi kadar, hiçbir şey ele veremez" diyordu. Doğru söze ne denir! Ancak eski hayallerin kırılmasıyla mümkün yeni hayaller kurabilmek...
***
Kazanamayacağını bildiği için kaybetmeyi yücelten mızmızların sevgisi hayatı daha güzel, dünyayı daha doğru yapamaz. İmkansız bu!***
Görme duyumuzun diğer duyularımızdan daha çok uyarıldığı şu çağ, ne yazık ki, uzun uzadıya bakmanın yerini genişletmiyor... Çiçek aldığı için mutluluktan uçan sevgili bile ertesi gün o çiçeklerin biçimine, hatta rengine dair çok az şey hatırlıyor. Her gün geçtiğimiz yolda koca gövdeli bir ağacın varlığını biliyoruz da, ne ağacı olduğunu, kışın yapraklarını döküp dökmediğini tam çıkartamıyoruz. Çünkü durup uzun uzadıya bakmıyoruz hiçbir şeye... Bakmak, dünyayı yeniden kurmaya başlamaktır.***
Samimiyet, olur olmaz biçimde özel hayatını teşhir etmek değildir. Samimiyet gerçekten "özel" bir hayata sahip olmaktır.***
Samimiyet, kökeninde Arapça bir kelime. "En içerisi, ilik, göbek, merkez" gibi göndermeleri var. Bir "öz"e işaret ediyor... Özüne sadık olmak demek bir bakıma... Yani samimiyet, insanın başkalarıyla yakınlığından değil, kendisine ("iç"ine) yakınlığından doğuyor.***
Erkekler unutarak, kadınlar hatırlayarak yaşıyor.***
Elinden tutup piyasa yaptırılan, sevilme karşılığında ödünç verilen sevgiler tek bir taşı bile yerinden kıpırdatamazlar...***
Yalnızlığa ihtiyacımız var bizim... Aylak terk edilmişliklere değil ama... Huysuz kibirlere de değil... Baktığımızı gerçekten görmemizi sağlayacak mesafeye, o mesafeye yol açacak yalnızlığa ihtiyacımız var.