Oturmuş laflıyoruz...
Hava sıcak...
Gündem havadan sudan...
Ama şu sıralarda ahbap sohbetlerinde lafın dönüp dolaşıp Beyrut patlamasına ve Ortadoğu'ya dair konulara gelmemesi mümkün mü?
Bakıyorum, Ortadoğu'dan konuşurken ekşiyen yüzü sıra Lübnan'a gelince yumuşayıveriyor...
Patlamadan söz etmemiz bile bu ifadeyi değiştirmiyor.
Oysa sorsan, haritada Beyrut'un yerini gösteremez.
Acaba diyorum, onca yıla yaslanmış Frankofon eğitimin etkisi mi? Çünkü apar topar Beyrut'a inen Macron gibi yüzündeki ifade...
***
Sonra ben konuşurken bir ara ağzımdan "
Arap coğrafyası" lafı çıkıyor.
Hemen itiraz ediyor.
"
Lübnan, Arap değil" diyor, "
zaten Ortadoğu olarak da görmemek gerek!"
Bak sen şu bilgisizliğe!
Sonra tepkimden çekinerek gülümsüyor, sonra pek iddialı biçimde açıklıyor:
"
Lübnan temelinde Hıristiyan bir toplum."
Buyrun bakalım!
Hani
Halil Cibran falan okuyan biri olsa, içimden "canı öyle istiyor" diyeceğim ama Cibran'ın kim olduğunu bile bilmez.
Hıristiyan Arapların varlığından habersiz misin, diye sorsam ne fayda!
Fakat Beyrut'tan ve Lübnan'dan sanki
Kadıköy'den, Nişantaşı'ndan bahsedermiş gibi derin bir yakınlık duygusuyla söz etmesi ilgimi çekiyor.
***
Aslına bakarsanız, şaşırmıyorum.
Karşımdaki beyefendiyi gayet iyi tanıyorum.
Eğitimini, geçmişini, şusunu busunu...
Onun gibiler bizim "
iyi" semtlerimizde yetiştirilip "
iyi" okullarımızda niye eğitildiler ki?
Niye Avrupa'lara gönderilip bir de oralarda okusunlar istendi?
Böyle fikirlere sahip olmakta ölünceye kadar ısrar etsinler diye..
Öyle değil mi?
Hele "temelinde Hıristiyan bir toplum" derken ki yüzüne yansıyan ferahlığı görmeniz lazımdı.
Yanlış bilip bilmediği falan umurunda değil, bildiği kadarı yetiyor ona.
Hiç "
buralı" değil ama ne yazık ki, başka bir "
yer"i de yok!
***
Bu çok sıradan anekdotu işin "
kültürel şartlandırma" yanını bir kez daha vurgulamak
için anlatıyorum.
Bu sosyal kesimin derdi
ne sekülerlik, ne CHP'lilik, ne şuculuk, ne buculuk...
Buralı değiller.
Buralı olmamak üzere yetiştirilmişler.
Temel harcımızın
din olduğunu da iyi biliyorlar.
Bunu bildikçe de içleri sıkılıyor.
Dünya meselelerinden konuşurken işte böyle
zihinleri sürçüveriyor da, içlerindeki sıkıntı dışarı çıkıveriyor.
İnsan cidden üzülüyor.