Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Yok öyle sağlık, öyle bilim!

1996 yılıydı.
Menenjitten muzdarip Nijeryalı çocuklar için tıbbi yardım almanın tek yolu ilaç testlerini kabul etmekti.
Hemen devreye dev ilaç şirketlerinden biri girdi.
200 Nijeryalı çocuğu seçtiler ve onlara yeni ürettikleri antibiyotik ajanları Trovafloksasin verdiler.
Uzun hikaye...
Sonunu söyleyeyim...
50 çocuk hayatını kaybetti.
Diğerleri hayatlarını kör veya felçli olarak sürdürüyor.
Yetkililer bunları doğrudan hastalığı önlemeyen sonuçları olarak rapor ettiler.
Nice sonra ailelerin duruma uyanıp açtıkları dava Batı'daki sivil toplum kurumlarınca desteklenince gerçek ortaya çıktı ve olay 2000'lerden sonra akademik yayınlara girdi.

***

Anlattığım olay aysbergin görünen yüzünün minicik bir parçası.
Yoksul ülkelerdeki ilaç testleri halen bütün hızıyla sürüyor.
Gelişmiş ülkelerdeki milyonların sağlıklı kalması için Afrika ve Asya'da yüz binlerce insan ve (özellikle dikkatinizi çekerim) ABD'deki göçmenler sakat kalıyor, ölüyor.
Bilim, bilim dediğiniz şeyin karanlık yanlarından biri bu...
Sağlık sektörü deyip karşısında el pençe divan durduğunuz düzenin arka planı böyle...
Bunlar popüler medyanın kadrajına girmiyor.
İşin orası cısss!

***

İsteniyor ki...
Modern tıptan söz edilince herkesin gözünde "bilge bir hekim" tipi canlansın ama dev ilaç endüstrisi ve çalıştırdığı "bilim insanları"nın ne haltlar yediği asla bilinmesin!
Çok değer verdiğimiz birçok araştırmacının uluslararası sempozyumlarda "yoksullar için sağlık hizmeti almanın tek yolunun klinik deneylere katılmak haline geldiğini" anlatan tebliğleri susturmaya çalıştığını biliyor musunuz?
Hekimler TV'lerde gayet sevimli biçimde "nasıl sağlıklı yaşayacağımızı" anlattıkları sürece tıp alanında hiçbir sorun yok, sanıyoruz.

***

Madem pandemi sayesinde sağlığın küresel boyutlarıyla yüzleşmek zorunda kaldık...
Madem ki, "halk sağlığı" gerçeğini tekrar hatırladık...
O halde gözümüzden kaçırılan küresel tıp felaketleriyle de hesaplaşmalıyız.
Çünkü öyle cilalanıp sunulduğu gibi bir bilim yok!
İnsana zerre değer vermeyen türde bir endüstriyel "akıl" ile insana hizmet ne kadar mümkün olabilir ki!
Artık bütün bu alanları insani ve ilahi değerler merkezinde yeniden ele almak ve baştan inşayı tasarlamak zamanı gelip geçiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA