Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

“Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar”

Nar ağacı, zeytin ağacı, iğde ağacı...
Üç ağaç...
Akrabalarım...
Geriye dönüp bakıyorum da...
Kitaplarımla ağaçlarım hep iç içe, yan yana, omuz omuza.
Çok erken yaşlarımda okumayı onlar sevdirdi bana; hatta sevdiğim kitapları ilk onlara okudum, bazen yüksek sesle...
Hala ne zaman kitaplarla aram açılsa...
Küssem onlara...
Elimde kitap bir ağaca koşarım.
Hele bir de demli çay varsa, başka ne isterim.

***

"Daima böyle başlar, kitaplarla" diye yazıyor C. Bobin. (Eksik Parça, s.19)
Sonra şöyle devam ediyor: "Çocuklar da denizciler gibidir, gözleri nereye çevrilse, orası uçsuz bucaksız. Hayatının en aydınlığında kara cümlelerin altına gömersin kendini. Bazen başını kaldırır, bakarsın dışarıya.
Şehri görürsün, okulu görürsün. Bunun bir çöl olduğunu görürsün, o zaman kitaba geri dönersin. Sözcükleri pencereden atarsın, bu inanılmazdır, hep daha fazlası gelir."

***

Ben sözcükleri pencereden hemen aşağıdaki güzelim nar ağacına atardım.
Hiçbir şey anlamadan okuyup aşık olduğum "Budala"yı; rahmetli ninemin her gün bir sure okuttuğu Ömer Rıza Doğrul'un Kuran Meali ve Tefsiri'ni (o zamanlar bizimki gibi evlerde başkası bulunmazdı); Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerini hep o nar ağacına aktarırdım.
Sonra baharda birdenbire çiçeklenirdi ağacım.
Yıllarca okuduklarımı ona anlatarak sevindirdiğime, turuncudan kırmızıya çalan çiçekleriyle bana teşekkür ettiğine inandım.

***

Bir de Pendik'teki o ihtiyar zeytin ağacı var.
Sömestr tatillerinde teyzemde kalmaya giderdim heyecanla. Aslına bakarsanız, dalları kurumaya yüz tutmuş, çayırın ortasında yapayalnız bırakılmış o zeytin ağacıydı özlediğim.
Gölgesi olacak kadar dalı ve yaprağı kalmamıştı ama saatlerce sırtımı dayayıp kitap okumak öyle güzeldi ki...
Tommiksler, Teksaslar umurumda değildi.
Belki bir tek Karaoğlan!
Benim derdim, büyük romanlarda çocukluğumun sayfalarını hızla çevirmeye çalışmaktı.
Yazık ki, çok sonra anladım, gerçekten de çölmüş yetişkinlik!

***

Bir de gençliğimin iğdesi var.
20'li yaşlarımın aşk sarhoşluklarına eşlik eden, altında okumaya başlayınca onca sıcağa rağmen iki adım ötedeki denize girmeyi bile unutturan o cılız fakat müşfik iğde ağacı.
Onu belki sonra anlatırım.
Son zamanlarda "bir zevki tahattur" içindeyim.
"Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar."
Malum...
Dünya artık gölgeleniyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA