İki gündür herkes soruyor...
"Kızılay'ı eleştirmek için bu mu söylenir?"
Bu sorunun ardından da malum yakınma geliyor: "Ana muhalefet liderini anlayamıyoruz!"
Oysa bir hafta önce "asla CHP yönetimini düşünmüyorum" deyip tak diye Genel Başkan olmasının üzerinden on yıl geçti.
Tam on yıl.
Kılıçdaroğlu hep böyle...
Hâlâ mı anlayamıyorsunuz?
Hâlâ mı gülünç tarafından alıp "anlayamadık, bari dalgamızı geçelim" diyorsunuz?
Sanırım asıl o dalgasını geçiyor.
***
Biliyorsunuz...
Koruma duvarı içinde şöyle bir dolaştı, daha çok kendi belediyelerinin kurduğu yardım evlerini ziyaret etmeyi tercih etti ve Ankara'ya döndü.
Sonra da parti grubunda "Elazığ'a gittim, tek bir
Kızılay çadırına rastlamadım arkadaşlar" dedi.
Kendi vekillerinin aklını, zekâsını, görgüsünü nasıl değerlendiriyorsa artık, düşünün...
Kızılay bir saat sonra ana muhalefet liderinin Elazığ'daki çadırlarında çekilmiş görüntülerini sosyal medyaya aktardı.
***
Suriye...
Doğu Akdeniz...
Mavi Vatan...
İsrail ve Kudüs sorunu...
Bunların hiçbiri ana muhalefet liderinin esaslı biçimde derdi olmadı, olmuyor...
Nereden çıkarttığımı sormayacaksınız herhalde...
Çünkü bu meseleler hakkında dişe dokunur, pozisyonuna yakışır, işe yarar tek laf etmişliği yok.
Bazen söyledikleri ilkokul çocuklarını andırıyor.
Şimdi gitgide sertleşen İdlib sorunu için de
yaklaşımının aynı olduğunu düşünüyorum.
Yani deprem de dahil
hiçbir konuya çok yaklaşmıyor...
***
Peki gerçekte ne yapıyor Kılıçdaroğlu?
Orası önemli...
Daha önce de yazmıştım, bir daha yazayım...
"
Bekleme" yapıyor.
Vakit geçiriyor.
Tutarsızlıklarıyla kendi kitlesini
zihinsel bir gevşeklik ve sersemleşmeye sürüklerken...
Bizleri de oyalıyor.
***
Bir siyasi çözülüş, bir "ara rejim" hamlesi, dışardan ülkemize bir müdahale...
Bunları mı bekliyor
Kılıçdaroğlu?
Kitlesini her manipülasyona uygun kıvamda gevşettiğini görüyoruz.
Kulağına neler fısıldanıyor da böyle davranıyor acaba?
İşin ilginci, çaktırmadan Chatham House'da boy gösteren
Mansur Yavaş da, tatilci
Ekrem İmamoğlu da bu "
bekleme" politkasına uymaya başladılar.
Böyle kaotik bir dünyada yerli kökleri sağlam bir muhalefete ihtiyacımız var ve halimize bakın!
Siyasetin ürettiği muazzam enerji nasıl boşa harcanıyor...