Muhalefet değil, milletin makus talihi...
Bitmiyor bu kör talih, bu kötü kader...
Bitmek bilmiyor.
Makus, "baş aşağı, ters, kötü, uğursuz" anlamlarına gelen bir sıfat malum...
Gerçekten bizim şu andaki siyasi muhalefetin yapısı, dili ve işi de öyle...
Hem de dünyanın hararet yaptığı ve Türkiye'nin düşmanlarının bıçaklarını biledikleri bir dönemde böyleler.
***
Belki çok sert bir ifade kullandığımı düşünenler vardır...
Onlara...
"
Bugün İran'la savaşsak, yerim İran'ın yanıdır" diyenlerin ana muhalefet
partisinde baş tacı yapıldığını...
"
Bugün Suriye'ye savaş açsak, banko Esad'ı tutarım" diye tweet atan hanımın vekil
seçtirildiğini...
Bir muhalefet vekilinin Meclis kürsüsünden "
Ne işimiz var Doğu Akdeniz'de, geri çağırın sondaj gemilerini" diye bağırdığını...
Bizzat ana muhalefet liderinin
PYD'yi terör örgütü olarak görmediğini beyan ettiğini hatırlatmak isterim de...
Bunu kaç kez söyleyince, akılları alacak?
***
İlkokuldan beri biliriz "
makus talih" deyimini...
1921 yılı nisan ayının başında
Mustafa Kemal, Batı Cephesi Kumandanı ve Genelkurmay Başkanı
İsmet İnönü'ye çektiği telgrafında şöyle demiştir...
"Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz.
İstila altındaki talihsiz topraklarımızla birlikte bütün vatan, en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor."
Bugün de o sözler bütün şiddeti ve anlamıyla kulaklarımızda çınlıyor.
Ama itiraf edelim ki, içimizden de şöyle soruyoruz:
Ya istila altındaki kafaları ne yapacağız?..
***
Türkiye bağımsızlığını ve geleceğini arıyor.
Türkiye, çok kritik eşiklerden dimdik durarak geçiyor.
Tek bir ihtiyacı var.
Siyasi anafor ortamı değil, sağlam bir siyasi muhalefete muhtaç Türkiye.
Ama açık işte!
Bu muhalefet siyasi iktidara değil, Türkiye'ye muhalif.