"Hamburger hakikaten yüz üzerinden yüz puanlık..." "Bu ayakkabıyı almak çok başarılı bir tercih..."
Gençler artık "lezzetli, güzel, doğru, kullanışlı, hoş, anlamlı" buldukları şeyleri böyle tanımlıyorlar.
Üstün Dökmen geçen gün "çocuklara uzun yıllardır sınav sisteminden başka hiçbir şey vermedik ki onlar da artık her şeyi başarı üzerinden değerlendirip puanlıyor" diyordu, haklıydı.
Üstelik köşe başında yediği hamburgeri, annesinin yaptığı pilavı beğendiğini bile "çok başarılı" diyerek anlatan bu gençler kendi hayatlarını aynı ölçüye vurduklarında, tatları kaçıyor, kırgın ve suskun kalıyorlar.
Bilmem farkında mısınız; gerçekte fena halde öfkeliler.
Eh, her şeyin ölçütü ne idüğü muğlak "başarı" kavramı olunca...
Bu yol başka nereye çıkabilirdi?
Hayatın müfredatı okulunkine benzemez ki...
Ne yaptık biz, diye sormalıyız...
Bu çocuklara ne yaptık?
***
Epeydir mahalle ortamında geçiyor günlerim.
Site hayatı gibi değil, "sosyal tesis", yürüyüş parkurları, şık kahveciler dünyasının aldatıcı parıltısı yok mahallede. İlişkilerim yeniden çeşitlendi, muhabbetler koyulaştı, gözlem gücüm keskinleşti. Ve tam da bu yüzden her gün o soruyu tekrar tekrar soruyorum: Ne yaptık biz bu çocuklara, gençlere?
Tabii medyada falan hep gösterişli istisnalar, hep "hayallerini gerçekleştirmiş talihli gençler", hep "adını başarı listesine doğuştan yazdırmış" çocuklar konu edildiği için
sokaklardaki genç "tutunamayanlar" görünmüyor.
Nasılsa,
"bizim çocuklar" onlar hep...
Her gün dizilerdekilerin dertlerine ağlanıyor da bizim çocuklara "
senin derdin ne?" diye hiç sorulmuyor.
***
Sebatsızlar...
Bir işte, bir duruşta, bir yolda sebat etmenin gereği ve anlamını kimse onlara doğru düzgün aktarmamış ki...
Tutarlılık umurlarında değil, zaten ruh halleri hep dalgalı deniz...
Nereyi "tutacak"ları, neden sözlerinde ve davranışlarında tutarlı olmaları gerektiğini hiç bilmiyor gibiler...
Mümkünse parmaklarını kıpırdatmadan mutlu yaşamak isteyen,
zeki görünüp sevimli rolü yaparak çok şeyi halledeceğini sanan gençlerin sayısı giderek artıyor.
Tabii ki, ortalıkta
nasihatçıdan geçilmiyor.
Ama
hayatıyla örnek olan büyükleri var mı?
Hayatta başarıdan daha değerli şeyler olduğunu gösteren yetişkinler var mı?
İşte bu esas mesele bu soruların cevaplarında yatıyor.