Toplumsal zihinle, algılarla, bilginin dağılım yollarıyla topla oynar gibi oynuyorlar...
Net!
Suriyeliler meselesinde bunu apaçık görüp yaşıyoruz...
Çok değil...
Sadece birkaç yıl içinde ve üstelik sınırlı sayıda mülteci barındıran Avrupa ülkelerinde mülteci düşmanlığı ve ırkçılık üzerinden kitlesellik kazanan, hatta siyaset sahnesini yeniden düzenleyen süreç bizde de (ne yazık ki!) çalışıyor.
"Fısıltı gazetesi"nin etkisiyle 6-7 Eylül 1955 faciasını tecrübe etmiş bir devlet bu konuda daha canlı, daha reaktif davranmalı.
Kaldı ki, bugün çok güçlü ve hızlı bir sosyal medya var.
Birincisi, sosyal medyadaki provokatörler ve yalan makineleri durdurulmalıdır.
İkincisi, yalanlara karşı doğrular daha yüksek perdeden seslendirilmelidir.
Ama bunlar da yetmez...
Halkın nabzı tutulmalı.
Şikayetler ciddi biçimde değerlendirilmeli.
Yanlış uygulamalara son verilmeli.
Daha kaç kez yazacağım bunları bilmem...
Bütün yük Cumhurbaşkanı'nın üzerine bırakılmaz ki...
Merak ediyorum, AK Parti teşkilatları Suriyeliler ve mülteci düşmanlığı konusunda neden böyle atalet içinde?
Üstelik görüyorum ki, muhalefet şimdi mülteci düşmanlığı söyleminden çark edip meselenin bütün ağırlığını iktidarın üzerine bırakmaya hazırlanıyor.
Kritik bir aşama...
Söylemiş olayım
***
AYNA
Gönül sır zindanıdır. Ama bir kere açığa vurdun mu, sır artık zincire girmez. ŞİRAZLI SADİ