Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Kaçınılmaz son... Net ayrışma!

Dümdüz yazmak gerekiyor...
Türkiye'nin NATO'yla bir derdi var mı? Var.
Sadece 15 Temmuz'da olup bitenleri doğru değerlendirmek bile bunu anlamaya yeter. (Henüz o günlerin İncirlik dosyası yeterince netleşmedi, netleştiğinde Brüksel ve Washington gözlerimize bakamaz!)
Ancak şu soruyu da ekleyelim... Türkiye'nin NATO'dan ayrılmak gibi bir düşüncesi ve sıkıntısı var mı? Yok!
Türkiye, Kıbrıs harekatı sonrası ABD'nin uyguladığı ambargoya karşı Amerikan üs ve tesislerini kapatırken dahi NATO'nun stratejik faydalarından vazgeçip ayrılmayı düşünmemişti.
Zaten bu işler bazen bizim medyada yaratılan izlenime uymaz, yani öyle kolay olmaz. Türkiye giderse, bu en başta Batı için tahayyülü güç biçimde pahalıya patlar.
Bir sıkıntı varsa, o da Türkiye'nin güç ve büyüme yolundaki bağımsız arayışlarından rahatsız dış ve iç çevrelerin sıkıntısıdır.

***
Ama işte tam bu noktada durup şunu da net biçimde dile getirmek gerekiyor...
Türkiye devleti NATO'yla değil ama NATO'cularla artık kesinkes yolunu ayırıyor.
Çünkü NATO'yla egemen bir devlet olarak ilişki sürdürmemizin tek yolu bu çevreleri marjinalleştirmekten geçiyor.
NATO'cuların farkı, bu teşkilatla gerektiğinde uzlaşmayı değil, her durumda bu teşkilata ve ağababasına uymayı istemeleridir.
Bunu bilmeli, bugünkü ve gelecekteki gelişmelere o çerçevede bakmalıyız.
NATO'cular dedim ya...
Aklınıza sadece sivil ve resmi bürokrasi gelmesin!
NATO'cular uzun yıllardır sermaye, medya ve kültür alanında egemen güçtür.
Bazılarınızın aklına türlü çeşitli "solculuklar"la bezenmiş kültür dünyamız ve "anti-emperyalizm" edebiyatı gelecek...
Neyse ki, bu tayfanın yaldızları her gün biraz daha dökülüyor: "S-400'ler gelmesin" diye meclis kürsüsünden yalvaran, ABD bayrağına sarılıp uyumadan önce ülkesine NATO tarafından müdahale edilmesini isteyen solcular bile gördük.
Ancak esas dikkat edilmesi gereken medyada ve sermaye oligarşisindeki NATO'culardır. Önümüzdeki günler onların karşı hamlelerini göreceğiz.
Olağan gelişme saymalı.
***
Bu anlattığım ayrışma aslında şu parti, bu çevre hikayesi de değildir...
15 Temmuz'da acı gerçekle son kez yüzleşmiş devletin ve milletin birlikteliğinin geldiği yerdir...
Uzun bir bekleyişin ve hiçbir zaman uyumlu geçmemiş bir sürecin verimli sonucudur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA