Cobb: Rüyalar onları görürken gerçektirler.
Ancak uyandığımızda anlarız rüyada gördüklerimizin bize ne kadar yabancı olduğunu...
Ariadne: Evet!
Cobb: Düşün Ariadne, buraya nasıl geldik, neredesin şimdi?
Ariadne: Ne? Yoksa rüyada mıyız?
Cobb: Sakin ol, bu senin ilk dersin. (INCEPTION /2010)
***
Brian: Biz öldük ahbap... Ne gördüğümü biliyor musun? Aynı dedikleri gibiymiş, bütün hayatın gözlerinin önünden akıp geçiyor ölürken...
David: Nasıldı peki?
Brian: Ölmeye değer bir hayattı. (VANILLA SKY / 2001)
***
Pablo Neruda: Bakıyorum, şiirimle kızı baştan çıkartmışsın.
Postacı Mario: Doğru ama o şiir sana ait değil.
Pablo Neruda: Yazdığım şiirin bana ait olmadığını mı iddia ediyorsun?
Postacı Mario: Evet! Şiir yazana değil, ihtiyacı olana aittir. (IL POSTINO / 1994)
***
Rust: Kendimi realist olarak görüyorum ama felsefi terim olarak pesimist deniyor.
Marty: O ne demek peki?
Rust: Öyle eğlenceli partiler bana göre değil demek. (TRUE DETECTIVE-1 /2012)
***
Ev sahibi: Yüzünüzü aklında tutabiliyorsunuz, değil mi?
Max: Niye sordunuz ki?
Ev sahibi: Banyonuzda ayna yok da ondan... (ACROSS THE UNIVERSE / 2007)
***
Baba: Sabah sabah nereye gidiyorsun oğlum?
Oğul: Çıkıp gidiyorum bu evden, bu bahçeden, bu hayattan...
Baba: Bir eksiğin varsa söyle, adamımız getirir.
Oğul: Eksik olan tek şey çıkıp gitmek, onu da ancak ben yapabilirim. (KYNODONTAS-KÖPEK DİŞİ / 2009)
***
Anna: Farkındayım, aşk seni sıkıyor.
Dan: Hayır! Aşk, bende hayal kırıklığı yaratıyor. (CLOSER /2004)
***
Bridget: Sen soylu karakterli, iyi huylu bir erkeksin. Ama bir ilişkiyi sürdürmek konusunda öteki erkekler kadar berbatsın. Neden?
Mark: Çünkü saydığın özelliklerimin kadınlarca takdir edilmediğini görüyorum. (BRIDGET JONES'S DIARY / 2001)
***
Eliott: Yanımızdaki yaratık bir uzaylı. Şu an onu aracına götürüyoruz.
Greg: Nasıl Yani! Neden ışınlanmıyor?
Eliott: Film değil bu, gerçek hayat... (E.T / 1982)