Klişelere duyduğumuz bağlılık yıllarca ayağımıza pranga, ruhumuza yük oldu...
Hele uluslararası dengeler ve gelişmeler konusunda üretilmiş klişe yargılar...
Onlarla körleştik, onlarla tökezledik.
Mesela şu "ABD, ne olursa olsun, Türkiye'siz yapamaz" klişesi...
Bütün ömrüm bu klişenin medya, akademi ve devlet tarafından tekrarlanıp çoğaltılmasını izlemekle geçti.
ABD durmadan azarladı, itti kaktı, ambargo koydu, darbe yaptı ama biz yine de uyanamadık.
Çünkü asıl "onsuz yapamaz" hale getirilen bizdik.
***
Neyse ki, devlet bu klişenin
Türkiye'ye zarar verdiğini nihayet fark etti...
"
S-400 krizi" falan yok. Bu işin vitrini.
Kriz, Türkiye'nin tarihi farkındalığının
ABD'de yarattığı şoktur.
Ama gelin de bunu medyanın ve akademinin dinozorlarına anlatın!
İki haftadır, ABD'nin bütün yetkili ağızları
yeni yüzyılda Doğu Akdeniz'in kritik bölge olduğunu ve bu bölgede Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail ve Yunanistan'la işbirliği yaptıklarını açıklıyorlar.
Bizim çokbilmişler(!) hâlâ "evet ama Türkiye büyük ülke, ABD bizsiz yapamaz" deyip duruyor.
İyi de ABD kendisi ve ruhu küçük ülke istiyor.
Doğu Akdeniz için yaptığımız bütün planlarda siz yoksunuz mesajı vermek için daha ne desin adamlar?
Hatta kafamı bozarsanız (mesela bölgede gaz ve petrol ararsanız)
açıkça düşmanlaşırım mesajı veriyorlar.
***
Ya
Karadeniz?
Bizim
gönüllü ABD korosuna kulak verirseniz...
"Akdeniz neyse de, Karadeniz'de Türkiye'siz bir ABD ve
NATO asla düşünülemez" diyeceklerdir.
Oysa
NATO üç yıldır Romanya'ya yığınak yapıyor, küçücük ülke tıka basa asker doldu.
Niye acaba?
Ukrayna ve Gürcistan'ın halleri de malum.
NATO bütün operasyonlarını
Türkiye'nin olmadığı bir gelecek planına göre yapıyor.
Hatta bu planların Türkiye'yi de hedef almadığını kim rahatlıkla iddia edebilir?
Ama biz bunları hâlâ konuşmuyoruz.
Konuşmalıyız.
Bu işleri yarın öbür gün Ankara'yı suçlu çıkarmaya çalışacak muhalefetin "
Washington bayisi" ağızlarına bırakmamalıyız.
***
Son notum da şu olsun...
15 Temmuz'un hatırası iliklerimize kadar işlemedikçe, çok sıkıntı çekeriz.
ABD,
15 Temmuz'un kurgucusudur.
Nedamet getirmiş değildir ve getirecek gibi de görünmüyor.
Bunu bilelim, öyle geleceğe doğru yürüyelim.