İki diplomat...
Ve hayatlarının bir döneminde Dışişleri Bakanı olmuşlar.
Ama nasıl?
Fatin Rüştü Zorlu ve Rauf Selim Sarper'den söz ediyorum.
Kısacık ama ibretlik bir tarihi karşılaştırmaya hazır mısınız?
***
Sarper, Zorlu'dan yaşça büyük. Kendisine "
hayatta kalma" becerileri katacak ilginç tecrübelerden geçmiş biri. 1937'de Berlin konsolosluğu, 1944'te Moskova büyükelçiliği hiç sıradan işler değil.
1949'da
NATO'da daimi temsilcimiz olmuş.
Zorlu ise 1936 yılında gencecikken Dışişleri'ne girmiş ve daha girdiği yıl Montrö konferansındaki heyetimizde yer almış. 1952'de NATO daimi temsilciliğine atanmış.
1954 genel seçimlerinde Demokrat Parti'den
Çanakkale milletvekili seçilmiş.
Gördüğünüz gibi ikisi de NATO'yu yakından tanımış.
Ama yaklaşımları farklı.
Nitekim bu yaklaşım farkı
27 Mayıs'ta kaderlerini belirliyor.
***
Rauf Selim Sarper ile NATO birbirlerini pek sevmişler.
Fatin Rüştü Zorlu NATO'ya karşı değil ama yaşadıkları onu hep şüpheyle yaklaşmaya itmiş.
Sarper'in NATO ve BM temsilcilikleri sırasında tanınmış tarihçimiz Kemal Karpat dahil olmak üzere orada okuyan ve çalışan birçok yurttaşını solculukla ve "
Hür dünya çıkarlarına karşı çalışmakla" itham ettiği iddia edilir.
Zorlu ise henüz Başbakan Yardımcısı iken
"iki kutuplu dünya" çekişmesinin Türkiye'ye zarar verdiğini
düşünmeye başlamış, 1955'te Bandung konferansında
"
her türlü emperyalizme karşı olduğunu"
söyleyerek müttefikleri irkiltmiştir.
1957'de Dışişleri Bakanı olunca da ilk iş olarak Sovyetler Birliği ile denge politikasına yönelmiştir.
***
27 Mayıs darbecileri Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'yu astılar.
Peki Rauf Selim Sarper ne oldu?
Darbeciler o gün Selim Sarper'i çağırırlar. Sarper o sırada Zorlu'nun, yani
Dışişleri Bakanlığı'nın Genel Sekreteridir.
Zorlu'ya ağır bir ceza vermeye o zamandan kararlı olan darbecilerden Cemal Madanoğlu "
Biz içeriyi hallederiz, sen de dışarıyı hallet" der Sarper'e.
Sarper "
mükemmel, siz çözmüşsünüz zaten" der; "
NATO'ya ve CENTO'ya bağlı olduğumuzu açıklamak kimin aklına geldiyse doğru yapmış."
İşte bundan sonrası Rauf Selim Sarper'in darbenin
Dışişleri Bakanı olmasıdır.
***
Madem yine 27 Mayıs'ı konuşmaya başladık medyada...
Ben de sizlere bu "
detay" gibi görünen fakat
işin temeline işaret eden hikayeyi anlatayım dedim...