O gece saatler 00.11'i gösterdiğinde Korgeneral Mehmet Şanver, Eskişehir Hava Harekât Merkezi'nde görevli Albay İsmail Ünver'e şunları yazdırdı: "Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi tarafından yasal olmayan emirler verildiği tespit edilmiştir. Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi'nin hiçbir talimatı yerine getirilmeyecek, Hava Kuvvetleri Komutanı'nın emri olmadıkça hiçbir uçak kaldırılmayacaktır."
Aynı dakikalarda TRT'de darbecilerin bildirisi okunmaya başlamıştı.
On dakika önce de Gölbaşı'ndaki Emniyet Özel Harekât Başkanlığı Pilot Uğur Uzunoğlu'nun yönettiği F-16 tarafından bombalanmış, 44 şehit verilmişti.
***
00.20'de Akıncı Üssü'nden darbeci pilotlar Oğuz Alper Emrah ve İlker Hazinedar'ın kullandığı iki F-16 "
Cumhurbaşkanlığı uçağını önlemek" üzere kalkış yaptı. Telsiz kayıtlarında
Akıncı Üssü ile pilotlar arasında şöyle bir konuşma var:
Akıncı: Hocam önleyeceğiniz uçağı tarif edeceğiz.
Pilot: Tamam!
Akıncı: Forsu olacak... Kocaman bir uçak: Cumhurbaşkanlığı olan bir uçak.
***
00.32. Darbecilerin "Yurtta Sulh" Whatsapp grubundan "
her şey planlandığı gibi devam ediyor ama artık TV'lerin susturulması gerekiyor" deniyordu.
01.43'te
Cumhurbaşkanı'nın içinde bulunduğu ATA uçağı Dalaman Havalimanı'ndan kalktı. Darbe girişimine direnen Eskişehir'deki üs uçağın takip edilmesini önlemek için askeri radardaki iz numarasını değiştirdi.
Akıncı Üssü
Cumhurbaşkanlığı uçağını hedef alan mühimmat yüklü iki F-16'nın bulunduğu ikinci bir uçuş başlattı. ATA uçağı Biga
üzerinde beklemedeyken F-16'lar
yakıt ikmali için bölgeden uzaklaşınca,
Cumhurbaşkanı Yeşilköy'e iniş yaptı.
***
Yukarıdaki neden sıraladım?
Çünkü 15/16 Temmuz'un z
ihnimizden silinmeyen anları ve anılarının dışında kalan ve ilk bakışta
"teknik detay" gibi görünen yanlarını
da zihnimize çakmak zorundayız.
Çünkü
FETÖ ve yardakçılarındaki alçaklığın ucu bucağı yok ve
bu bakımdan en esaslı silahımız hafızamız.
Malum,
FETÖ'nün "hava kuvvetleri sivil imamı" olan
Kemal Batmaz geçen gün mahkemeye çıktı. Hakimin "pişmanlık duyuyor musunuz?" sorusuna "D
arbe yok ki, pişmanlık duyayım" cevabını verdi.
Söyleyin...
Bu duvar gibi pişkinlik, bu üslup tanıdık, değil mi?
Bu
dil ve tavrın tıpa tıp aynısını muhalefetin kimi sözcülerinde yıllardır gördüğümüzü inkar edebilir
miyiz?