Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

“Şu bedenlerimiz hepimizi ne çok üzüyor, değil mi?”

Tv dizileri ilginç...
Sadece "o yalan bu yalan, al biraz da bununla oyalan" türünden hikâyeler sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Dikkatimi çekiyor...
Yerli tv dizilerimiz (tarihsel olanları bile) bugünümüzden besleniyor ve içinde yaşadığımız hayatı ameliyat masasına yatırıyorlar.
Abartılılar mı? Evet! Bazen çok abartıyorlar.
Fakat içimizde bir yerde dokundukları noktaların acıyıp morarmadığını iddia edebilir miyiz? Hayır!
Özellikle Amerikan yapımı yaban diziler ise gitgide gelecekten beslenir oldular.
Sanki hepimizi "küresel seçkinler"in yavaş yavaş inşa ettikleri bir geleceğe hazırlıyor gibiler...

***
"Bedeninden sıkıldın değil mi? Bedenlerimiz hepimizi ne çok üzüyor, değil mi?"
Son zamanlarda daha ilk bölümünde bu repliklerin geçtiği ne çok yabancı dizi izledim.
Yeterince manidar.
Çünkü protez beden, android beden, klon bedenler, genetik düzeltme ve bilinen insandan sonrasına uzanan (transhuman) beden teknolojilerinin hızla geliştiği bir dönemdeyiz.
Doğrudur!
Bedenimiz canımızı sıkıyor ve en fenası şu ki, popüler kültür de sürekli bunun altını çiziyor.
Her şeyden önce yaşlanıyor beden.
Yoruluyor, hastalanıyor, ölüyor.
Bütün bunları insan olmanın hakikati olarak kavrayıp teslim olmayı unuttuk, unutturuyorlar.
O kadar ki...
Yaşlanmayı bile bir tür "arıza" gibi görmeye başladık.
Dinçlik şerbetleri ve bitmez tükenmez vitamin takviyeleri mi?
Güldürmeyin beni! Hepsi hizmet sektörünün yeni sarhoşluk ve saadet zinciri mekanizmaları..
Zihni "ayık"ken bunlara inanan var mı ki?
Dijital haberleşmenin hepimizi on beş yıl içinde nasıl ezip geçtiğini bilmeyen yok...
Şimdi şunu da bilmenin zamanı geldi...
Bugünün gençleri yeni beden teknolojilerinin ürünleriyle tanışmak için çok beklemeyecekler.
Bazı toplum bilimciler açılmakta olan döneme "bedene veda çağı" diyorlar.
O halde söyleyin bakalım...
Arıza yapmayan, yaşlanmayan, güç kaybetmeyen yeni bedene kim sahip olacak? Uluslararası zenginliğin yarısını avucunda tutan malum minik azınlık mı? Bu durum yeni siyasi ideolojilerin gelişmesine yol açmayacak mı?
Westworld ve benzeri tv dizilerinin kurcaladığı nokta burası işte!
Bu dizilerin bizi uyuşturmalarına izin vermeyelim ama dikkatle izleyelim.
Güncelin patırtısına aldırmadan konuşmamız gereken hayati önemde böyle çok konu var, haftaya devam edeceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA