Geçin Tillerson'u...
Üzerinde fazla durmak gerekmez.
Amerikalılar daha çok gelip gidecekler.
Bir süre daha askerleri ayrı, diplomatları ayrı, siyasetçileri ayrı konuşmayı sürdürecek.
Çünkü yıllardır üzerinde ince ince çalıştıkları Ortadoğu ve Türkiye planları bozuluyor ve buna fena halde bozuklar.
Nasıl Rusya aktif biçimde Suriye'ye müdahale edince ABD'nin o güne kadar tıkır tıkır işleyen kaos stratejileri çuvalladıysa...
Afrin'e girdiğimizde de Kuzey Suriye planlarının yarısı çöpe atılmış olacak.
***
2013'ten beri Avrupa ile birlikte o kadar açık biçimde üzerimize geldiler ki, şimdi "hayır, öyle bir şey olmadı!" deyip sıyrılma şansları kalmadı. Bunun farkındalar.
Ama bir yandan da h
er şeyin 27 Mayıs 1960 veya 12 Eylül 1980'deki gibi yürüyeceğini sandılar.
Mısır'daki başarıları başlarını döndürdü.
Israrla ve aptalca 15 Temmuz'un arkasında durmaları bundandı ama affedilir yanları kalmadı.
Eski Türkiye yok artık!
"
Stratejik ortak"larına kazık atmaya kalkışmalarını; kırmızı çizgilerimizi çiğnemelerini, sınırımızın hemen ötesinde bize düşman bir devlet kurmaya kalkışmalarını görmezden gelmek mümkün mü?
***
Peki ne olacak?
Yazdım. Bir daha yazayım.
ABD ile, gün gelip, kaldığımız yerden devam edemeyiz.
Böyle olabileceğini iddia etmek ya hayalcilik ya da teslimiyetçiliktir.
Küresel bağların sıkı örüldüğü bir dünyada iki ülkenin birbirine sırtını dönmesi imkânsız olduğuna göre
en baştan başlamalıyız.
ABD'de bazı çevreler bir süre daha "pazı" göstermek veya tehdit/şantaj yoluna devam etmek isteyecektir.
Ama gerçek çözüm
karşılıklı saygı, bağımsız çıkar politikaları ve değer bilmeye dayalı yepyeni bir ilişki modelindedir.
Bunun için çalışmaya başlama vakti geldi.