Hafif kambur yürüyen, diz eklemlerinde erken gelişen romatizma yüzünden ağrılar çeken 15 yaşlarında bir çocuk.
Ailesi Adıyaman Besni'den göç etmiş.
Baba vefat edince yetim kalmış sekiz kardeşten biri.
Üvey amcasının dükkânında çırak.
Küçük kâğıtlara mısralar karalayıp onları bir çekmecede saklıyor. Sonra gün geliyor onları bir gazetenin "şiir köşesi"ne gönderiyor.
Bunlardan biri de o meşhur şarkının sözleri işte...
"Yaktın bağrımda közleri/ Dinlettin acı sözleri/ Verdin bu ağlar gözleri/ Yarab beni baştan yarat/ Baştan yarat ellerimi/ Baştan yarat gözlerimi/ Baştan yaz şu kaderimi/ Tanrım beni baştan yarat..."
Yıllar sonra...
Askerdeyken arkadaşları mektup yazıyor, senin şiiri şarkı yapmışlar diye.
Bilenler, anlamıştır...
Geçen hafta sessiz sedasız dünya hayatından ahirete uğurladığımız Ali Tekintüre'den söz ediyorum.
Mekânı cennet olsun!
***
Benim ömrüm
birtakım yavşak müzisyenlerin kırdan şehire göç etmiş
insanların çok sevip bağlandıkları bir müzik
türüne
"yavşak arabesk" diye çemkirmelerini
izlemekle geçti.
Bazı akademisyenler hiç utanıp sıkılmadan
"bu müzik türü halkı karamsarlığa itiyor" diye fetvalar verdi.
Karamsarlık sanki sadece onlara haktı!
Bir türlü anlamadıkları Mahler'i dinleyip melankolide boğuluyor ama halkın dertlenmesini yasaklamak istiyorlardı.
Yakın tarihimizde böyle
ağır hoyratlık dönemlerimiz çoktur, şimdinin gençleri
bilmez.
Bana gelince...
Bildim bileli rock dinleyicisiydim.
Klasik Batı müziğini ders gibi çalışıyordum.
Fakat arabeske karşı bu hoyratlığı, bu horlamayı hiç anlayamıyordum.
***
Rahmetli Ali Tekintüre'nin şarkı sözleri bana kalırsa bilinen arabesk müzik çizgisinden de farklıydı, bambaşkaydı:
"Senden vazgeçmem", "Seni Yakacaklar", "Hangimiz sevmedik", "Sürünüyorum", vd.
90'lı yıllar...
Şair, yazar bir grup genç arkadaş oturmuş Thom Yorke'nin "
Creep"ini dinliyoruz.
Çok moda o sıralarda. İyi şarkı ama sözleri "biliyorum beni sevmezsin, eziğin tekiyim" diye yazıklanan bir şarkı.
Ne bu yahu, deyip kalktım,
Gülden Karaböcek'ten "
Sürünüyorum"u dinlettim.
Dağıldılar.
Çünkü esas "hakikatli", güzel ve derin olan oydu.
"Tövbeler dileyip düşsem yoluna/ Günahım bırakmaz girer koluma/ Sonunda kul oldum kötü kuluna/ Ayaklar altında sürünüyorum..."