Siyasete ve medyaya her "yeni gelen"e gözlüklerinin üstünden horlayarak bakan; kafası tek parti dönemindeymişiz gibi çalışan; hali tavrı pek lacivert bir Ankara gazetecisi/ yorumcu tipi var, malum...
Bunların afra tafralarının ve laf kalabalığının altında sakladıkları şey hâlâ eski resmi/ sivil bürokrasiye hizmet ettikleri gerçeğidir.
Zarrab davası başlarken bir heves "Zarrab konuştukça Türkiye utanıyor" diye yazan kalem mesela...
Peki daha sonra kendisi utanıp da "Zarrab konuştukça ABD utanıyor" diye yazdı mı? Hayır!
***
Bakmayın siz...
Bunlar pek "
buralı"ymış, sağlam Cumhuriyetçiymiş gibi yaparlar.
Ama "
dünyanın büyükleri"ni rahatsız edecek
tek bir laf etmekten bile
ürkerler. (Ahmet Kekeç söz
konusu tayfaya "bu yazıları
size
FBI mı yazdırıyor?" diye
sorarken haklıydı!)
Arkadaş dünkü yazısını da
sanki hiç bilmiyormuşuz gibi
"Türkiye ve ABD ilişkileri baş
aşağı gidiyor ve
diplomatik mekanizmaları güçlendirerek ilişkileri ülkenin ve halkın
çıkarları doğrultusunda
normalleştirmek gerekiyor"
diyerek bitirmişti.
Böyle laflara hasta oluyorum...
Ortada her gün daha da "
anormalleşen" bir stratejik ortak var ve sen diplomatik mekanizmalarla normalleşmekten söz ediyorsun.
***
Türkiye ki, 15 Temmuz'dan hemen sonra "
persona non grata/ İstenmeyen kişi" ilan etmesi gerekirken ABD'nin Ankara eski büyükelçisine aylar boyu tahammül etmiş...
Türkiye ki, hâlâ ABD'deki bütün resmi kurumlara
FETÖ konusunda yanlış yaptıklarını ve bu yanlışın üzerine yattıklarını kibar bir dille anlatmaya çalışıyor ama anlamak isteyen yok...
Türkiye ki, güney sınırında
ABD'nin kurduğu 80 bin kişilik orduya ve üslere tahammül ediyor...
Sen kalkıp "
diplomatik mekanizmaları güçlendirmek"ten bahsediyorsun. Bilmeyen de diplomatik mekanizmaları biz zayıflattık sanır!
Bu tayfaya şunu söylemek isterim...
Bağlı olduğunuz
uzak ve yakın mahfiller sizi tanıyor;
her gün onlara hoş görünmeniz
gerekmez, yormayın kendinizi!
Ama bilin ki, milletin umurunda değilsiniz!