ARIZA ÇIKARMAK. Zerre değer bilmeyenlerin gıcır keyfine limon sıkmak. Sevmesini bilmeyenlerin sevilmesine isyan etmek... Bu davranış asabımızı bozuyor; çünkü bize asıl arızayı, yani baştan bozuk olanı gösteriyor.
DOSTLAR. Ne zaman ki çok özlersin, aynı anda üzerine haşin bir yalnız kalma isteği gelir. Çünkü dostluk "insana inanma özlemi"dir. (J.Derida)
GÜLÜMSEME. Bazen pisliklerin altına süpürüldüğü hoş bir halı... Bazen kısa vadeli bir kredi... Nadiren güzel bir selam.
HİKÂYELER. Hah, bir bu eksikti! Instagram yetmiyormuş gibi whatsapp da "hikâyeler" uygulamasına geçmiş... Sıradan hallerimizin videolarını birbirimize gösterip duruyoruz. Kahramanı olmadığımız hayatlarımızı umutsuz ve umarsızca allayıp pullama çabamızdan dijital teknoloji şirketleri ekmek yiyor. Gel de E.M.Cioran'ı hatırlama şimdi! İspanya'daki berduşların, Karpatlar'da tanıştığı çobanların kendisini Almanya'nın anlı şanlı profesörlerinden daha çok etkilediğini belirttikten sonra sebebini şöyle açıklıyordu: "Onların kendilerine bir yaşam icat etmeleri gerekmiyordu; onlar yaşıyordu-uygarlaşmış insanın hiç bilmediği bir şey bu."
MANZARA. Temaşa, tefekkürdür. Baktığını, gördüğünü, seyrettiğini, içinde yer aldığın manzarayı "düşünür"sün. Öyle endişelenir, öyle keyiflenirsin... Manzara iz bırakır. O yüzden bir Akdenizli bir İskandinav'a; Maslak gökdelenlerinde büyüyecek bir çocuk bir Ağva'lıya asla benzemez, benzemeyecek.
NOSTALJİ. Notos eski Yunanca'da "dönüş"; Algia ise "ağrı, sızı", hatta "keder" demek. Osmanlıcadaki yaygın karşılığı "daüssıla"; yani "sıla hasreti; gurbet acısı." Fakat kelimenin günümüzdeki yaygın kullanımı "geçmişe özlem" anlamını taşıyor. Öyle ya da böyle nostalji bitpazarı gezisi veya anıları mıncıklayıp durma hali değil nostalji, inceden çile. İmkânsızın arzusu. Çünkü dönüş imkansız. Geçmişe hasretle gelecek ölümü beklemek gerekiyor.
SADAKA. Gelenek çözülünce manalar da dağılıp gidiyor. Sadakayı önünden gelip geçilen dilenciye üç beş kuruş atmak sanan ne çok kişi var. Sadakanın ne olduğunu "sadık" olanlar bilir. Sahip olduklarının emanet olduğunu bilmeyen ve emanete sadık kalamayan ne bilsin sadakayı?