Belki geç kaldık...
Belki çok ağırdan aldık...
Ama nihayetinde öğrenmeye başladık işte!
Kafamıza dank ede ede...
Ve kahrolarak...
Öğreniyoruz.
Belki şöyle de denebilir: Geçmişte gayet iyi bilip de uzun yıllar boyu unutturulanları şimdi en baştan hatırlamaya başlıyoruz.
Mesela ulusalcıymış, solcuymuş, merkezmiş, liberalmiş, etnik milliyetçiymiş, enternasyonalistmiş, vur patlasın çal oynasıncıymış falan...
Bütün bu farkların işin süsü olduğunu; hepsi aynı seküler tornadan çıktığı için rahatça kol kola girebildiklerini dehşetle fark ediyoruz.
Dinin lafı geçince ürküp tüyleri diken diken olanla okyanus ötesinden dizayn edilen muhafazakârların aynı ecnebi ruhun ortaklığı içinde halka karşı nasıl birlikte cephe alabildiklerini görüyoruz.
Terörü terör olarak görmeye yanaşmayıp "senin bombacının benim bombacım" kavgasına girecek kadar canice ve sahtekâr bir rahatlığa sahip olanları tanıyoruz.
Belki en esaslısı da şu ki...
Herkesin vatanını sevdiğine inanmanın güzel fakat çocuksu bir saflık olduğunu; vatan düşmanlığının sadece kişisel değil aynı zamanda toplumsal/ sınıfsal bir hastalık özelliği taşıdığını geç ama temiz öğreniyoruz.
Canımız yanıyor!
Bu kesin!
Fakat aldığımız derse paha biçilemez.
YİNE Mİ UZLAŞMA GÜNLERİ?
7 Haziran 1 Kasım arasına geri dönüş için geniş bir cephe var gücüyle çalışıyor.
Demek ki bunu mümkün görüyorlar.
Demek ki, bütün hesapları 49.5'in etkisinin hafifletilebileceği ihtimali üzerine dayanıyor.
Eh, hatırlayın! O günlerde müthiş bir koalisyon/ uzlaşma kampanyası işletilmişti.
Kampanyanın medyadaki kimi muhafazakâr ayakları şimdi hiç oralı değilmiş havasındalar; birinci sayfaya taşıyıp manşetten övgü düzdükleri paralelleri unutturmaya çalışıyorlar.
Ama şimdi de başka dinamikler harekete geçirilmeye başlandı. Doğrudan siyaset alanının içerisi kurcalanıyor.
Diyeceğim şu...
Böyle bir ortamda iktidar partisinin seçmenini şaşırtma ve oradan oraya savurma lüksü yok. Her siyasi çıkışını iyi hesap ederek yapması gerekiyor.
49.5 kesin ve tartışmasız biçimde demokratik bir güçtür.
SURİYE'YLE DİPLOMATİK HAT!!!
Çok önemli bir şey söylüyormuş gibi "Suriye ile diplomatik hatlarımızı yeniden tesis etmeliyiz" diye yazan yalandan "olgun yorumcu"ları açık konuşmaya davet ediyorum. Kıvırmayın, eveleyip gevelemeyin!
Ne istiyorsanız, onu söyleyin...
Esad'la diplomatik temas mı?
Hatta Şebbiha şefleri de masaya otursunlar mı?