Pazar notları:
Suskunsun... Çünkü söylemek istediklerin biriktikçe birikti; dışarı dökmeye kalkışsan dilin dar gömleği çatlayacak, seni deli sanacaklar!
***
Gevezesin... Çünkü dili bir zırh gibi kuşanıp saldırıları atlatmaya çalışıyorsun; düşüncelerini kendine saklamanın başka yolu yok!
***
"
Beni başkalarıyla karıştırma!" diyorsun. Mecburum. Çünkü sende bir "
sen" yok!
***
Modern terakki fikri hep dikey bir çizgiye işaret eder. İnsandan ve toplumlardan hep "üstüne koyması" beklenir. Başarı ve kalkınma fikri bu çerçevede inşa edilmiştir. Ve bunu yaptıkça içimiz daralır, boğulacak gibi oluruz. Oysa bize asıl gereken açılmak, genişlemek, yayılmaktır.
Frithjof Schuon buna "
Yaratıcı'nın hayatımıza nüfuz etmesi için alan açmak" diyor. İnşirah.
***
Coşkuyu elimizden aldılar; yerine ne yapacağını bilemeyen; gayesiz, odaksız bir hiperaktivite koydular. Oysa "
dağları yerinden oynatan iman" coşkusudur.
***
Sözlerimiz ne kadar cüsseli, ne kadar parlak. Davranışlarımız ne kadar cılız, ne kadar soluk. İnsan bunu fark ettiğinde mahcup oluyor.
Biliyorum; "Neyse ki, günümüzde mahcubiyet çok kısa süren bir duygu" diyeceksiniz. Haklısınız
***
Birbirini sevmeyi "
fotoğrafta iyi çıkmak" sananlar çoğalıyor. Şaşırıyor muyuz? Hayır!
***
Evini değiştirmiş, arabasını değiştirmiş, hatta işini bile değiştirmiş, tabii sürekli kullandığı hapları ve beslenme rejimini de değiştirmiş fakat hayatından yakınmaları değişmemiş. Ona önce
hayata bakışını, hemen ardından da
hayat tarzını değiştirmesi gerektiğini söylüyorum. İntihar etmesini önermişim gibi bakıyor bana.
***
Sürekli "kendimi iyi hissediyorum" ile "kendimi iyi hissetmiyorum" arasında gidip geliyor. Halbuki o tahterevalliden inse, ne iyi olacak! Esas soruya; "
İyiyi yapıyor, kötüden uzak duruyor muyum?" meselesini dert edinmeye bir türlü sıra gelmiyor çünkü.
***
Haline tavrına bakarsan, çok "
samimi" biri... Fakat bütün istediği yalanlarını değiş tokuş etmek.