Hâlâ kulağımıza, zihnimize, gönlümüze en derinden seslenebilen duygu sevgi ise...
Şu hoyrat modern ilişkiler dünyasında bile hâlâ çözümün "sevgi"de olduğuna inanıyorsak...
Bir yerde hata yaptığımız açık!
Belki sevgi dediğimiz hallerin sevgiyle ilgisi yok!
Belki de sevmeyi yeniden öğrenmeye başlamalıyız.
Diyorum ki...
Bitkileri sevmekle başlayalım...
Var mısınız?
Tabii biraz cesaret ve çokça sabır gerekiyor.
***
"
Sevgi" denince zihnimizde uyanan acı tat nedendir? Bu haksızlık değil mi?
Neden severken içimizde
sevinç hep endişeyle el eledir?
Kaybetmek korkusundan mı?
Karşılık alamamaktan ve aldığımız karşılıktan kuşkulanmaktan mı?
Eğer böyleyse şunu da sormalıyız kendimize? Gerçekten seviyor muyuz, yoksa sahip olmaya mı çalışıyoruz?
Sonuçta ortaya çıkan tabloyu iyi tanıyoruz:
Sevilmek için sevenler; severek köleleştirenler;
sevgi arsızları, sevme beceriksizliklerini mızmızlıkla örtmeye çalışanlar,
severek öldürenler...
***
Bana sorarsanız...
Sevgiye dair ezberlerimizi, alışkanlıklarımızı, basmakalıp tutumlarımızı bir yana bırakıp
yavaş yavaş pratik yapmalı.
Nasıl mı?
Dediğim gibi,
bitkileri sevmekle başlamalı.
Kolay değil tabii!
Bitkileri sevdiğini söyleyen nice kişi bu eşsiz varlıkların
kendi bildikleri zaman ve yolu seçmek konusundaki ısrarları karşısında yorulup vazgeçiyor.
Öyledir çünkü.
Hayallerimize, projelerimize, hesabımıza kitabımıza uymaz bitkiler.
Diz çökmezler, kandırmazlar, yalan söylemezler.
Anlayacağınız, aşk için gözyaşı dökmek yerine kendine ağlamaya yatkın günümüz insanının kolayca altından kalkacağı bir iş değildir bitkileri sevmek.
Fakat bir kez yol tutuldu mu...
Bir kez
almayı beklemeksizin vermenin hazlarını öğrendik mi...
Sonunda bir bakarız ki, yaprakların arasında dünya güzeli sevinç çiçekleri...
(NOT: Dün tam bambaşka şeyler yazmaya oturmuşken, yeğenim Arda "Bak, 90'lı yıllardan bu yazını saklamışım" diyerek "Sonunda sevinç çiçekleri" başlıklı yazımı gönderdi. Hatırladığım kadarıyla bu konuya daha sonraki yıllarda da değinmiştim. Ama ilk halini biraz elden geçirerek buraya almanın iyi olacağını düşündüm!)