Bu ülkede demokrasi neden hep zorlandı?
Neden en küçük aksaklıklarda tökezledi, düştü, yuvarlandı?
Yukarıdaki soruların kafamdaki cevabı bugünlerde iyice netleşti.
Muhalefetin demokrasinin kurucu unsuru olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Ama bizim muhalefetimiz başka bir ülkeden ithal edilmiş gibidir.
***
Benim kuşağım demokrasi konusundaki günahları hep iktidarlara yüklemeyi seçmişti.
Memlekete dair uyduruk ezberleri; milleti zerre kadar hesaba katmayan fikirleri tekrarlayıp duruyor ve sürekli mızmızlanmayı muhalefet etmek sanıyorduk.
Yakınmamız bazen saldırganlaşıyor, bazen de içe kapanmayla sonuçlanıyordu fakat hiçbir biçimde halka temas etmiyordu.
Bizden sonra da öyle sürdü.
Muhalefeti darbelerle ayakta tutan bir siyasi tarihe sahip oluşumuz boşuna değildir.
İktidarlara değil, memlekete muhalefet edenlerin sandıktan çıkamayacaklarını bilmek için kâhin olmak gerekmiyor.
***
Geçen gün sevgili dostum Bülent Korman "
Türkiye'yi zora sokmak isteyen herkes, bu işe kalkışırken güvendiği ilk şey bu ülkede kendini muhalif sananlardır" diyordu. Haklıydı.
Örnekler için geçmişe gitmenize gerek yok!
Dün
Kılıçdaroğlu'nun düşürülen Rus uçağı konusunda ettiği sözlere bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Bu kadar "
ecnebi" bir muhalefet(!)in demokrasiye nasıl bir katkısı olabilir?
Kendini muhalif diye konumlandıran gazetelere bakın...
Türkiye'yi zayıf düşürmek isteyenlerin acentesi gibi çalışıyorlar.
"
Ben muhalifim" diye caka satanlara bakın...
Mahallelisini, komşusunu, öğrencisini "Türkiye dik durursa savaş çıkar" diye korkutmaya çalışıyorlar.
Dün ulusalcıydılar, şimdi pek evrenselciler.
Dün Amerikancıydılar, bugün Rusçu.
Ve alabildiğine gaddar bir ısrarla hep Esadcılar.
Eh, bana sorarsanız...
Asgari siyasi ahlak ve vatan sevgisinden yoksun bu kafaların varlığına rağmen demokrasinin bu ülkede aldığı yol bir tür mucize sayılmalıdır.