Kaç kuşak böyle yetişti...
Gazetelerini açıp şöyle bir göz gezdirince yüzleri buruşur, "cıh cıh"lamaya başlarlar ve "yine dünyaya rezil olduk" diye söylenirler.
Tabii "dünya" dedikleri, "Batı dünyası"nın kısaltılmış halidir.
Yoksa Filistinlilere, Şilililere, Meksikalılara rezil olduk diye hayıflanacak halleri yok!
Mesela düşünüyorum da...
Cezayir'in bağımsızlığını tanımak üzere 1958'deki BM oylamasında Türkiye'nin "çekimser" kalmasından utanan kaç beyaz Türk çıkmıştır?
Zaten olayları Fransız gazetelerinden tercümeyle takip ediyorlardı ve "Fransız kalmak"tan çok memnundular.
Asıl korktukları Cezayirliler değil, Fransızlar karşısında utanmaktı.
***
Peki neden?
Böyle eğitildiler de ondan.
Tabii buna eğitim demek doğru mu, emin değilim.
Şartlanma demek belki daha anlamlı.
Değer ölçütü, mahcubiyet kıstası olarak önlerine bu konuldu! (Bütün geleneksel kriterleri ilga edip yerine de bir şey koymayınca, ne idüğü belirsiz ezikliklerin ve soyut sloganların eline kalıyorsunuz işte!)
Sonunda bu bakış büyüdü, yayıldı, medyayı ve toplumsal zihniyeti kuşattı.
Öyle ki, yolsuzlukları, tecavüzleri, cinayetleri, siyasal-sosyal yamuklukları falan bir yana bıraktım; basit bir
su kesintisinde bile
"dünyaya rezil olmak"tan bahseder olduk.
Hani Batı'nın haberi olmasa, ortada bir problem yokmuş gibi!
***
Dünyanın nasıl rezil bir yer olduğunu nihayet anlamışızdır diyordum bir süredir.
Bu tayfa hiç değilse "
dünya zaten rezil bir yer" diye düşünür böylesi yavelerden vazgeçer sanıyordum.
Ama yok!
Milli maç sırasındaki ıslıklamalar medyada yine aynı kafayla yorumlandı.
Yahu bırakın dünyayı da, kendi edep kriterlerinizi cesaretle ortaya koyun! Oradan tartışalım.
O Batı'nın UEFA'sı ülkende terör saldırısında katledilenler için
formana siyah bir bant takmana bile izin vermemişti, nasıl unuttun?
Dün Twitter'da bir genç; "
bırakın bu eziklikleri; dünya artık rezil olunacak bir yer değil, bunu anlayın" diye haykırıyordu.
Yerden göğe haklıydı!
Tek itirazım şu ki, o "
artık" fazla!
Şimdi şimdi bunu anlamayan kalmıyor, kalmayacak!