Genç bir dostum... Öfkeli...
Yeğeninin gece sosyal medyaya Hürriyet binası giriş kapısının kırılmış camlarının fotoğraflarını koyup altına "Vandallık bu, bir nevi akıl tutulması!" diye yazmasına kızmış.
"Oysa Gezi sırasında tahrip edilmiş NTV canlı yayın arabasının önünde çektirdiği fotoğrafla gurur duyuyordu" diyor ve soruyor; "o akıl şimdi mi tutuldu?"
Sonra söylenmeye devam ediyor: "Ne biçim insanlar bunlar yahu! Nasıl bir sahtekârlık!"
Öfkesine hak veriyorum.
Alimler hani demişler ya; "öfkelenecek yerde öfkelenmeyen merkeptir" ama öfkeyi asla uzatmamak gerekir.
Uzatınca idrak yollarımız kapanıyor.
Dikkatle gözleyip anlamamız gereken tablo bulanıklaşıyor.
Genç arkadaşıma hatırlatıyorum...
Nihayetinde o arabanın önünde NTV'de çalışıp yıllarca ekmek yiyen Ruşen Çakır, Can Dündar gibi gazeteciler de neşe içinde pozlar vermişlerdi.
Çok manidardı o pozlar.
Üzerinde yeterince durmayıp geçtik. Şimdi anlaşılıyor ki, hata etmişiz.
***
Belli odaklar
hesap kitap yaparak, tezgâh kurarak, medya ve sosyal medya manipülasyonlarıyla bir hedefe doğru yürümeye çalışıyor.
Hedef ne?
Küresel güçler karşısında sinmiş, bölgede etkisi olmayan
eski Türkiye'ye geri dönüş.
Hedef ne?
Erdoğan'sız Türkiye.
Hedef ne?
Geleneklerine bağlı ve milli nitelikleri güçlü toplumsal çoğunluğun
siyaset sahnesinden inip yeniden evine ve sessizliğe çekilmesi.
Yok, ille de bir "
akıl tutulması"nın varlığından söz edeceksek, bu odakların kendi kitleleri üzerinde uyguladıkları "
hipnoz"a bakmalıyız.
***
2014 başıydı. "
Uyku gibi değil. Durum daha çok güçlü bir telkinin etkisi altında sersemlemeyi andırıyor" diye yazmıştım.
Çünkü işyerindeki Kürtleri tek tek ayıklayıp çıkartan adam, hayat duruşu ve fikirleri hiç değişmeden birdenbire "
İktidar Roboski'de ölen canların hesabını vermeli" demeye başlamıştı. Sorsan Roboski'nin neresi olduğunu bilmez, bilmek de istemezdi.
Uluslararası bir bankanın Türkiye yöneticisi facebook hesabında radikal silahlı sol örgütlerin bildirilerini "
demokratik talep" olarak tanıtmaya başlamıştı.
Sonra neler neler geldi, yaşadık hepsini, yaşıyoruz...
Sağcı
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun çatı adaylığına sol destek, küçük sol ittifaklarla "
Türkiyelileşen"(!) HDP, birdenbire
PKK'ya laf söyletmemeye başlayan Nişantaşı -Ulus çevresi, Doğan grubu ve sol örgütler içinde yuvalanan
paraleller, vd.
Bugün...
Efendilerin kurgusu, kölelerin hipnozu devam ediyor.
Bu hipnoz insanlara neler neler yaptırır!
Şimdilik bu kadarını söyleyeyim.
Sonra konuya devam ederiz.