Basmakalıp yargıları severiz. Güvenlik duvarları yüksektir. Onlara sığınır ve zihinsel konforumuz bozulmadan bir süre daha idare ederiz.
Hayır! Siyasetten değil, orta yaşları ortalayanların pek tuttuğu "insan hissettiği yaştadır" klişesinden söz etmek istiyorum.
Bu basmakalıp yargının çok tüketilip etkisini yitirdiğini ve gözden düştüğünü sanıyordum.
Meğer hali vakti yerinde 50'lik ve 60'lıklar tarafından yeniden popülerleştirilmiş. Yeni fark ettim.
***
Bedenin içinde bir saat var.
Beden içten içe
yaşlanıyor,
değişiyor, deforme oluyor.
Bunu düşündükçe günümüz insanının keyfi fena kaçıyor.
"Ölüm hak, tamam fakat hiç değilse o gün gelene kadar zamana yenilmemenin bir hal çaresi yok mudur?" diye sorup duruyor. Sonuç...
Beden,
sağlık ve "
wellness" sektörüne emanet ediliyor ve
zihnin üzerine abanılıyor. O yüzden
bir sahil kasabasına yerleşmiş emekli de, dünyalığını yoluna koyduğu için
aklına eseni yapabilen 60'lık bir gazeteci de, çocuklarını büyütüp "
ikinci baharı"nı yaşamaya başlamış bir karı-koca da "
insan hissettiği yaştadır" klişesine sarılıveriyor.
Hayat onları ne zaman kültür-fizik dersinden tahtaya kaldırsa, onlar genç
gibi hissetmeye, düşünmeye, arzulamaya çalışıyorlar.
Oysa o "
gibi" var ya, bazen münasebetsiz bir
benzerlikten başka hiçbir şeye işaret etmiyor.
***
Geçen gün yürüyüş yaparken hava birden ayaza döndü. Koşar adım sıcak bir yere gitmek zorundaydık.
Sık sık beni "
genç" bulduğunu söyleyen aramızdaki çok genç arkadaşımız bir ara arkaya döndü ve bana doğru memnuniyetsiz biçimde "
Haydi ama! Bu nasıl koşmak" diye seslendi.
"
E, bu yaşta bu kadar oluyor!" dedim. Gülüştük.
Evet! Koşmak gençlikti.
Ve hissederek koşulmuyordu işte! İşin doğrusu, spor salonlarında bedenini bunaltıcı talimlerle yıllar boyu terbiye etmediysen içinden böyle şeyler gelmiyor.
Hem bir şey söyleyeyim mi...
Kendimi gençliğimdeki gibi hissetsem felaketim olurdu!
O varoluşsal bunalımlarla ağırlaşmış depresyonun;
geleceğin belirsizliği karşısında yaşanan umutsuzluk duygusunun şimdi çok gerilerde kalmış olmasından nasıl hoşnutum, anlatamam!
Ama doğruya doğru...
Zaman çok hızlı akmaya başladı! Ondan da hoşnutsuzum.