İster hekim, ister polis...
Otorite, otoritedir. Ve esas mesele otoriteye bağlılığımızın sosyal genlerimize işlemiş olmasıdır.
Üniformayı gördük mü, karşımızdaki "iktidar" adına konuşuyor sayar, ötesini sormaz, sorgulamayız.
İçimizde kuşku uyanırsa, onu da hızla zihnimizden uzaklaştırırız.
Bu madalyonun öteki yüzü de korkudur.
İçe işlemiş korku!
Çünkü otoriter toplumlar korku üzerine inşa edilirler. Böylece gün gelir, insanlar her kapının ardında bir tehlike, kaynağı belirsiz her telefon mesajının altında bir tehdit olduğuna inanır.
***
Bizim gazetenin dünkü manşetini görmüşsünüzdür.
"
Bu kadar saflık düşman başına" yazıyordu.
İsmail Arabacı'nın haberi ilginçti.
Bir tarafta
Uşak Emniyeti'nin bir saha çalışması söz konusuydu.
Önlük giyen polisler "
aile hekimiyiz" diye kapıları çalmışlar ve buyur edilmişlerdi. Üstelik yüz kişiden doksanı polislerin hap diye verdikleri şekeri yutmuştu.
Burada "
beyaz önlük" hafife alınmamalı. Yumuşak gücün ve
ikna kabiliyeti yüksek otoritenin üniformasıdır.
Öte tarafta da
İstanbul Emniyeti'nin bir çalışması vardı. Birçok işadamının telefonda terör örgütü adına konuştuğunu iddia edenlere
hiç tereddütsüz inandıkları ortaya çıkmıştı.
***
Şimdi bu noktada durup şunu vurgulayayım: Bu tablonun altında "
saflık" yatmıyor!
Saf, çocuksu biçimde ürkek, haydi daha açık konuşalım "
aptal" bir toplum değiliz.
Gerçek şu ki...
Korkutulmuş bir toplumuz.
Sersem değiliz fakat uzun yıllar boyu bürokratik düzenin tehdit algılarıyla "
sersemletilmiş" insanlarız.
Güç karşısında sorgusuz sualsiz teslim oluşumuzun altında saflığımızın değil,
derin tecrübelerimizin izi var.
***
Tecrübe dedim de...
Haberde anlatılan olaylardan biri çok çarpıcı, hatta acıklı!
Bir işadamı polise bile inanmıyor. Polis hesabını bloke etmesine rağmen bu işadamı bir yerlerden para bulup buluşturup dolandırıcılara veriyor.
"
Ne olur, ne olmaz" mantığına saplanmış çünkü!
Elindeki paradan başka bir gücü olmadığına çoktan kanaat getirmiş!
Bu sosyal psikoloji değişir mi?
Zor.
Değişirse, ağır ağır değişecek.
Çünkü
devlet karşısında sivil toplumu güçlendirecek; kurumlar ve insanlar arasında güveni tesis edecek, otorite korkusunu makul düzeye çekecek demokrasi ve hukuk trenlerini kaçıra kaçıra bugünlere geldik.