Telefonda konuşmak bitiriyor beni. Telaş ve tedirginlik basıyor. Çarçabuk bitsin bu "yüzsüzlük" istiyorum!
***
Telefondaki ses çoğu zaman yanıltıcı ve bazen kırıcı. Bir tek bana mı öyle geliyor, bilmem. Epey zamandır mesajlaşmaya daha ağırlık veriyorum. Yazı zamana yayılıyor hiç değilse, uygun bir "an" arıyor hiç değilse...
***
Kimse
bayağı değildir başlangıçta... Ama sonra zarafeti ve saygınlığı
parayla ya da yalanla satın almaya kalkıştıklarında iş değişiyor. Sahneye
bayağılık çıkıyor.
***
Bazı geceleri
Unamuno'nun
Günlükleri'ni okumaya ayırıyorum. "
Asla tartışma" diyor, "
Başkasının düşüncelerini reddetmekle meşgul olma. Çünkü bu çaba daha güçlü görünüp ona hakim olmayı gerektirir."
***
Unamuno bir yerde çok çarpıcı bir tartışma karşıtı örnek veriyor: "
İsa hiç tartışmadı. Sadece vaaz verdi!" Sonra da şöyle diyor: "
Çağıracağın hakikat, sana ait değil; senin üstündedir ve kendi kendine yeter."
***
"
Kendini tekrar ediyor." Bu en yaygın sanatsal eleştirilerden biridir. Hatta kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan her insan "
tekrara düşmek"le suçlanır. Bense durmadan
değişiklik arayanlardan kuşkulanırım. Kötü olan
"tekrar etmek" değil, tekrarını anlamlı kılacak bir derinliğe sahip olmamaktır.
***
Varlık, tekrardır... Tekrar eden, belki de "
iç"ini bir tespih gibi çekerek
doldurmaya çalışıyordur.
***
Kendini tekrar ettiği için hiçbir sanatçıyı suçlama! Ya tekrar edecek bir "
kendisi" bile olmasaydı?
***
Onlara bakıyorum da... Yorulmuyorlar mı? Sürekli olmadıkları biri gibi davranmaktan yorulmuyorlar mı?
***
Onlara bakıyorum da... Artık "inandırıcılığı" bile umursamıyorlar. Varsa, yoksa ilginçlik!
***
Sürekli mutluluğu aradığı için mutsuz olanların devri de kapanmak üzere... Şimdi yeni bir mutsuzluk türü var: Sanki dünyadan alacaklısın da, sana kimse bu borcu ödemiyor!
***
Aramızda kalsın... Yaşadıklarımız bize ders olmuyor!