Aktör Larry Hagman öldü.
Bütün dünya bu haberi "J.R Ewing'i kaybettik" olarak algıladı.
Şimdi medyada "biz Dallas dizisinin bu berbat, bu alçak, bu kötüler kötüsü adamını neden bu kadar sevmiştik?" sorusu tartışılıyor.
Bakıyorum...
Kerameti akademiden menkul fakat hayatla ilişkisi çok cılız erkek toplumbilimciler gazetecilere cevap yetiştirmeye çalışıyorlar.
Reagan döneminin ve liberal kapitalizmin gaddarlığıyla J.R Ewing karakteri arasındaki bağlardan falan dem vuruyorlar.
Yalan değil bunlar ama tv karşısındaki insan analiz yapmaz. Bir kurgu karaktere her şeyden önce o hikâyenin içinde tuttuğu yer bakımından ilgi duyar.
Bizim toplumbilimciler karılarına sorsalar ve aldıkları cevapları bize aktarsalar...
Hiç kuşkum yok...
J.R Ewing'in neden bütün dünyanın ilgisini üzerine topladığı; neden dizinin iyi adamı Bobby'nin izleyicilerin gözünde hep silik bir figür olarak kaldığı konusunda daha zihin açıcı yorumlarla karşılaşırız.
***
Sırf
Ceyar'la Sue Ellen'i renkli izlemek için borç harç evine yeni televizyon alan karşı komşumuz
Süheyla Hanım'ı hatırlıyorum.
Bizim ekran hâlâ siyah beyaz olduğundan bir akşam
Dallas izlemeye onlara gitmiştik.
Ceyar aile şirketindeki iktidarını kaybetmemek için kendi eşininki de dahil herkesin hayatını cehenneme çevirmekle meşguldü yine. Fakat bir sahnede yalnız kaldı ve gözlerinden iki damla yaş aktı.
Süheyla Hanım "
Ah!" demişti o anda; "
biliyor ne kötü şeyler yaptığını ama o petrol şirketini, o zenginliği başka türlü ayakta tutmak mümkün mü? Yazık adama!"
Sessizlik olmuştu önce...
Sonra da aslında hiç gülünemeyecek kadar gerçekliğin yakıcı bölgesine temas eden bu yoruma gülerek içimizi ferahlatmıştık.
***
Ceyar, Amerikalıların "
Love to Hate Man" (Ondan nefret etmeyi sevdiğimiz insan) dedikleri karakterlerin en "
çekici"siydi.
Bunda
Larry Hagman'ın "
kaygan" yüz ifadesi ve "
iyi babaların kötü oğulları"nda pek sık rastlanan güleryüzlü entrikacılığı yansıtan performansının büyük etkisi var elbette.
Ama başka bir şey daha var.
Süheyla'nımın dile getirdiği kanaat...
Hani herkes buna inanır da, kendine bile itiraf etmekten kaçınır:
Paranın ve gücün dünyasında bir yerden sonra iyiliğin hükmü geçmez! Bu gerçek
Baba Ewing ve küçük oğlu
Bobby için de geçerlidir.
İşte tam bu noktada
Ceyar, bütün günahı üzerine almıştı.
Kötülüğünü sembolleştirecek kadar abartmak öteki insanları ferahlatır. Bu bakımdan "
iyi" bir adamdı!