Artık alıştık mı ne!
Türkiye temel sorunlarının çözümü konusunda ayak diriyor. Ne zaman ileri doğru iki adım atsa mutlaka durup bir adım geriliyor.
Çözüm denilen şey, sanki "ötelenmek" için var!
Çünkü...
Her şeye rağmen...
En sıkı krizlerden sonra bile...
Türkiye ekonomisi büyümenin bir yolunu buluyor.
Çünkü...
Temel sorunların çözülmeden kalması kalkınmayı engellemiyor.
Bir paradoks bu!
Canımıza okuyan bir paradoks!
Ülkenin gövdesini dimdik ayakta tutan fakat toplumun ruhunu erozyona uğratan; kendi kendimize kaldığımızda bile itiraf etmekten kaçındığımız tatsız bir gerçek bu!
***
Başbakan daha geçen günkü konuşmasında "
terör eylemlerinde 40 bin vatandaşımız hayatını kaybetti" diyerek acı gerçeği vurgulamadı mı?
Ama itiraf edin, buna çok sıradan bir malumatın tekrarı muamelesi yapmadık mı?
30 yıldır süren
PKK sorunu ve örgütün terör eylemlerini ideolojik olarak üzerine inşa ettiği Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana varlığını şiddetle ortaya koyan
Kürt sorununu durup şöyle bir düşünün!
Ne uzun sürmüş bir çözümsüzlük!
Neden peki?
Çünkü
ekonomi bir biçimde işledi.
Sermaye sahipleri zenginliklerine zenginlik kattılar.
Sokaktaki insanlar ise
medarı maişet motorunun çarkları içinde başlarını öne eğip çalışmayı seçtiler. Bu da
çözümsüzlükten nemalanan karanlık güçlerin palazlanmasına yol açtı.
AK Parti iktidarı yakın siyasi tarihte "
bu sorunları daha fazla geç kalmadan çözmek gerekiyor" diyebilmek açısından bir ilkti.
***
Şimdi Türkiye'nin önüne 2023 hedefi konuldu.
Çok iddialı,
dev kalkınma hedefleri projelendiriliyor.
Biliyorum, bütün dünyada "
kalkınmacı siyaset" modelleri demode ve tartışmaya açık hale geldi. Doğrudan bana sorarsanız, "
kalkınma"ya fazla odaklanıldığında
sosyal adaletin hapı yuttuğundan fena halde kuşkulanırım.
Fakat öyle ya da böyle, Türkiye'nin hiç duraksamadan kalkınma hamlesini sürdürmeye ihtiyacı var.
Peki ne olacak?
Kürt sorunu, Alevi sorunu,
bir devlet politikası olarak laiklik sorunu, demokratikleşme sorunu ve diğerlerinin çözümü yine ötelenecek mi? Umuyorum ki...
Toplumsal enerjinin kalkınma hedefleri için seferber edilmesi çözümsüz kalmış temel sorunlar karşısında
yeni ve anti-demokratik kayıtsızlık biçimleri üretmez.