Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Siyaset, mahcubiyet, gelenek...

Mahcubiyet insanın en şerefli hallerindendir.
İnsanlara "hatalarını sevdirmeyi" öğreten modern zevzekliklerin onca yaygınlaşmasına rağmen kendi hallerindeki insanların mahcubiyeti ne güzeldir!
Ondan da güzeli, siyasetçinin ve devlet yöneticisinin utananıdır!
Çünkü siyaset ve adalet öyle bir şeydir ki...
Ezberciliği eninde sonunda kusar ve ne yapsan, ne etsen, hataları örtemez!
Fırtına çıktığında, işler karıştığında, hava karardığında "ben bilirim"ci olup çıkmaktansa..
Geleneğin güvenli ve bilgelikle dolu limanına sığınmak en doğrusudur.

***

Geçenlerde Ahmet Tezcan'ın (www. dorduncukuvvetmedya. com) hatırlattığı Hz. Ali'ye dair bir mesel beni çok etkiledi.
Madem ki...
Mahcup olabilen siyasetçilere duyduğumuz özlemden söz ederek girdim yazıya...
Madem ki...
Günümüzün kavramlarıyla boğuşup durmaktansa, bazen Gelenek'ten tecrübe derlemenin adalet duygusunun tesisine daha çok hayrı dokunacağını düşünüyorum...
O halde bu meseli sizlere de aktarmanın ve güncel gelişmeleri biraz olsun farklı bir pencereden düşünmeye başlamanın tam yeridir.
***

Ortalığın çok karışık olduğu, şiddetin alıp başını yürüdüğü günlerdir...
Bir tarafta Muaviye'nin, öteki tarafta Hariciler'in varlığı ciddi sorunlar çıkarmaktadır...
Bir "terör" hadisesi sonucu Yahudi bir kadın öldürülür...
Hz. Ali bütün celadetiyle mescide girer. Minbere çıkar.
Endişe ve merak içindeki cemaate hitaba başlar.
"O kadıncağızın güvenliğinden biz sorumluyduk.
Canı bize emanetti. Ne yazık ki, onu koruyamadık.
"
Sonra dinleyenlere ateş basmasına yol açan şu sarsıcı cümleyle tamamlar konuşmasını: "Bir insan ancak bunun utancıyla ölürse, belki o zaman ayıplanmaz."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA